10. Sınıf MEB Yayınları Felsefe 70. Sayfa Cevapları
10. Sınıf Felsefe MEB Yayınları 70. Sayfa Cevapları için tıklayınız. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. 62. 63. 64. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74. 75. 76. 77. 78. 79. 80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. 98. 99. 100. 101. 102. 103. 104. 105. 106. 107. 108. 109. 110. 111. 112. 113. 114. 115. 116. 117. 118. 119. 120. 121. 122. 123. 124. 125. 126. 127. 128. 129. 130. 131. 132. 133. 134. 135. 136. 137. 138. 139. 140. 141. 142. 143. 144. 145. 146. 147. 148. 149. 150. 151. 152. 153. 154. 155. 156. 157. 158. 159. 160. 161. 162. 163. 164. 165. 166. 167. 168. 169. 170. 171. 172. 173. 174. 175. 176. 177. 178. 179. 180. 181. 182. 183.ve daha fazla Sayfa Cevapları
10. Sınıf MEB Yayınları Felsefe 70. Sayfa Cevapları
1. Bir şeye var demenin koşulları neler olabilir?
Cevap: Ontoloji, felsefenin varlık ile ilgilenen en temel alanı. Varlık
sorularının ise en büyük ve en tartışmalı kısmı kuşkusuz ‘’Varlık var mıdır?’’
kısmıdır. Yüzyıllarca yaşaya idealistler, materyalistler, düalistler ve daha
niceleri, varlık var mıdır sorusuna birbirinden oldukça farklı cevaplar
verdiler. Varlık var mıdır sorusunun bir devamı ise eğer varsa bunu nasıl
algılayabiliriz sorusu olduğundan dolayı, asında varlık var mıdır, kolayca
cevaplanabilecek bir soru değildir. Devamında bir evrensel ya da yersel sistem
kurulmasını gerektirir. Peki, bir şeye var demenin koşulları neler olabilir? Bu
konu hakkında farklı felsefe akımlarının farklı görüşleri var. Bu görüşler
birbiri ile zıt pek çok önerme dile getiriyor.
Bir şeye var diyebilmemiz için o şeyi 5 duyu
organından biri ya da birkaçı ile algılayabilmemiz yeterlidir. Bu o şeyin kesinlikle
var olduğunu, ve var olduğunu bize gösterdiğini anlatır.
Bir şeyin var olduğuna inanabilmemiz için duyu
organlarına güvenmek oldukça yanlıştır. Çünkü duyu oranları illüzyona
uğratılabilir ya da manipüle edilebilir. Bundan dolayı varlığın zihinsel grafiğini
çizerek onu zihinsel önermelerle doğrulamaya çalışmak gerekiyor. Örneğin ‘’şu
varsa şu an şu da olmalı’’ gibi ilişkiler kurmak, varlığı nedensellik ilişkisi
içinde doğrulamak anlamına gelir.
Varlığa var demenin herhangi bir koşulu yoktur. Asla
bir varlığın gerçekten var olup olmadığından emin olamayız. Emin olabileceğimiz
tek şey, hiçbir şeyden emin olamayışımızdır.
2. Bilgi,insan için neden önemlidir?
Cevap: Doğru bilgi, insanın doğruyu öğrenmesinde yardımcı olur. İnsanın doğruyu
öğrenmesi hayatını devam ettirmesini kolaylaştırır. İnsan bilgi sayesinde
hayatta kalmaktadır. Doğru bilgiye ulaşmak için geçmişten günümüze birçok
mücadele verilmiştir. Bunda çıkar savaşları, toprak savaşları da yer
almaktadır. Bilgi, uğrunda savaşılan bir değer, olgu haline gelmiştir.Bilgi
çağında yaşadığımız şu günlerde doğru bilgiye ulaşmak, bilgi kirliliği ve
insanların dejenere olması sebebiyle çok zorlaşmıştır. Bu nedenle doğru
bilginin değeri altın seviyesine çıkmıştır. Doğru bilgiye ulaşmak ve o bilgi
ışığında hareket etmek insanların bütün hayatını olumlu bir şekilde
değiştirebildiği için doğru bilgi insanlar için çok önemlidir.
3. Bilimsel çalışmaların amacı neler olabilir?
Cevap: “Bilimsel
faaliyetin amacı incelenen konudaki olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik
ilişkisi kurmak ve bunları genelleştirip kuramlar içinde toplayarak kanunlara
ulaşmaktır. ”
4. Ahlaklı olarak nitelendirilen insanın özellikleri
neler olabilir?
Cevap: Dürüst, Alçakgönüllü, Karşısındakini dinlemeyi bilen, Haksızlıklar
karşısında uygun bir şekilde hakkını arayan, Yardımsever, Misafirperver, Yalan
söylemez, kimseyi aldatmaz.
5. İnsanlar dine neden ihtiyaç duyar?
Cevap: İnsan içinde
bulunduğu evreni, yaşadığı hayatı, olayları ve hepsinden önemlisi bizzat
kendisini anlamlandırmak ister. Bu anlamlandırma çabasında her insan zihinsel
kapasitesi ölçüsünde kendisine ve kâinata dair sorular sorar.”Ben kimim,
nereden geldim ve nereye gidiyorum, hayatın anlamı ve amacı nedir?” gibi asli
sorular daima insan zihnini meşgul etmiştir. Bu sorulara dinin öğreti ve
açıklamalarına başvurmadan doyurucu cevaplar vermek mümkün değildir. İç
dünyamızda tartışmasız yer alan sonsuzluk ve mükemmellik isteği de bu anlam
arayışına eklendiğinde kendi sınırlı varlığımız ve aklımız bu çabada yetersiz
kalır. İşte din, hayatımızın bütün istikametini belirleyen bu anlam arayışında
en etkili faktör olarak bize yön verir. Çünkü insanoğlunun kendi zihinsel
kapasitesiyle ürettiği bilim, varlık âlemini açıklarken “nasıl” sorusunun
cevabını bulmayı hedefler. Din ise “niçin” sorusunun cevabını verir.
6. Siyasetin toplumsal hayata etkileri nelerdir?
Cevap: Siyaset,
bizim dışımızda olan istediğimizide hayatımıza katıp istediğimizde
katmayacağımız bir şey değildir. Her ne kadar bize öyle gelse de aslında
siyaset, hayatımızın her alanında yer alan bizim ilgimizlede, ilgisizliğimizlede veya
başkalarının ilgisi ve uğraşıyla etkilenen ve şekillenen ortak toplum yaşantısının
adıdır diyebiliriz. Bu yüzden siyasetten bağımsız bir hayat sahip olmak diye
bişey yoktur.Siyaset bilmek ise asla sonu – izm le
biten çeşitili ideolojilerle ilgili 100 lerce kitap okumak ve
karmaşık entellektüel laflar etmek değildir. Siyaset bilmek hayatın
içinde olan herşeyle , kişinin kendi hayatını etkileyecek olan herşeyle
ilgilenmesi onu şekillendirmeye çalışmasıdır. Bu bir hayvan veya eşya
hakkındada bile olabilir. Bu yüzden hayatımızı etkileyecek herşeyekarşı
ilgisizliğimizde siyasettir aslında ilgilili olmamızda siyasettir. İlgilenirsek
herkesle birlikte yaparız ilgilenmezsek birileri bizim adımıza yapar ve
bizde bunu alır yaşar sonuca katlanırız. Mühim noktada bu birilerin hayatınıza
karışması ki bizi siyasete mecbur ve soumlu kılanda budur. Şu bir gerçek ki
aslında kabul etsekte etmesekte hayatımızın hangi koşullarda ve hangi
standartlarda geçeceğini siyaset belirler.
7. Sanat, toplumu yansıtabilir mi?
Cevap: Sanatı toplumla
tüm bir özdeşlikten çıkaracak herhangi bir neden yoktur. Gerçekte sanat
toplumun bir parçasıdır. Çünkü çevresiz hiçbir şeyin olmayacağını bilmemiz
gerekir. Sanat sadece insan ilişkilerinin dayandığı iletişimleri olanaklı
kılmaya yardım etmekle kalmaz; üstelik bu ilişkilerin niteliğinin bir
parçasıdır da aynı zamanda halk türküleri arasında en güçlü olanlar insanın
yaşam boyu geçtiği dönemleri dile getirenlerdi. Shakespeare’in “İnsanın Yedi
Çağı” gibi, geleneksel baskılardaki yaşam aşamaları gibi, bunlar da geniş
ölçüde sanat ve toplumun semantik bütünü olan iyi uyarlanmış belli kalıplar
görünümündedirler.
2018-2019 eğitim-öğretim yılı ders ve çalışma kitaplarının cevaplarını sitemizde bulabileceksiniz. Bu yıl da ödevlerinizde size yardımcı olacağız. Sitemizde yayınlanan ders ve çalışma kitaplarının cevapları kesin doğruluk teşkil etmemektedir. Paylaşılan sayfalar, kendi cevaplarınız ile karşılaştırmanız için yayınlanmaktadır. Bu sebeple bu yayınlar ile ancak kendi cevaplarınızın doğruluğunu kontrol edebilirsiniz
10. Sınıf MEB Yayınları Felsefe 70. Sayfa Cevapları
1. Bir şeye var demenin koşulları neler olabilir?
Cevap: Ontoloji, felsefenin varlık ile ilgilenen en temel alanı. Varlık
sorularının ise en büyük ve en tartışmalı kısmı kuşkusuz ‘’Varlık var mıdır?’’
kısmıdır. Yüzyıllarca yaşaya idealistler, materyalistler, düalistler ve daha
niceleri, varlık var mıdır sorusuna birbirinden oldukça farklı cevaplar
verdiler. Varlık var mıdır sorusunun bir devamı ise eğer varsa bunu nasıl
algılayabiliriz sorusu olduğundan dolayı, asında varlık var mıdır, kolayca
cevaplanabilecek bir soru değildir. Devamında bir evrensel ya da yersel sistem
kurulmasını gerektirir. Peki, bir şeye var demenin koşulları neler olabilir? Bu
konu hakkında farklı felsefe akımlarının farklı görüşleri var. Bu görüşler
birbiri ile zıt pek çok önerme dile getiriyor.
Bir şeye var diyebilmemiz için o şeyi 5 duyu
organından biri ya da birkaçı ile algılayabilmemiz yeterlidir. Bu o şeyin kesinlikle
var olduğunu, ve var olduğunu bize gösterdiğini anlatır.
Bir şeyin var olduğuna inanabilmemiz için duyu
organlarına güvenmek oldukça yanlıştır. Çünkü duyu oranları illüzyona
uğratılabilir ya da manipüle edilebilir. Bundan dolayı varlığın zihinsel grafiğini
çizerek onu zihinsel önermelerle doğrulamaya çalışmak gerekiyor. Örneğin ‘’şu
varsa şu an şu da olmalı’’ gibi ilişkiler kurmak, varlığı nedensellik ilişkisi
içinde doğrulamak anlamına gelir.
Varlığa var demenin herhangi bir koşulu yoktur. Asla
bir varlığın gerçekten var olup olmadığından emin olamayız. Emin olabileceğimiz
tek şey, hiçbir şeyden emin olamayışımızdır.
2. Bilgi,insan için neden önemlidir?
Cevap: Doğru bilgi, insanın doğruyu öğrenmesinde yardımcı olur. İnsanın doğruyu
öğrenmesi hayatını devam ettirmesini kolaylaştırır. İnsan bilgi sayesinde
hayatta kalmaktadır. Doğru bilgiye ulaşmak için geçmişten günümüze birçok
mücadele verilmiştir. Bunda çıkar savaşları, toprak savaşları da yer
almaktadır. Bilgi, uğrunda savaşılan bir değer, olgu haline gelmiştir.Bilgi
çağında yaşadığımız şu günlerde doğru bilgiye ulaşmak, bilgi kirliliği ve
insanların dejenere olması sebebiyle çok zorlaşmıştır. Bu nedenle doğru
bilginin değeri altın seviyesine çıkmıştır. Doğru bilgiye ulaşmak ve o bilgi
ışığında hareket etmek insanların bütün hayatını olumlu bir şekilde
değiştirebildiği için doğru bilgi insanlar için çok önemlidir.
3. Bilimsel çalışmaların amacı neler olabilir?
Cevap: “Bilimsel
faaliyetin amacı incelenen konudaki olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik
ilişkisi kurmak ve bunları genelleştirip kuramlar içinde toplayarak kanunlara
ulaşmaktır. ”
4. Ahlaklı olarak nitelendirilen insanın özellikleri
neler olabilir?
Cevap: Dürüst, Alçakgönüllü, Karşısındakini dinlemeyi bilen, Haksızlıklar
karşısında uygun bir şekilde hakkını arayan, Yardımsever, Misafirperver, Yalan
söylemez, kimseyi aldatmaz.
5. İnsanlar dine neden ihtiyaç duyar?
Cevap: İnsan içinde
bulunduğu evreni, yaşadığı hayatı, olayları ve hepsinden önemlisi bizzat
kendisini anlamlandırmak ister. Bu anlamlandırma çabasında her insan zihinsel
kapasitesi ölçüsünde kendisine ve kâinata dair sorular sorar.”Ben kimim,
nereden geldim ve nereye gidiyorum, hayatın anlamı ve amacı nedir?” gibi asli
sorular daima insan zihnini meşgul etmiştir. Bu sorulara dinin öğreti ve
açıklamalarına başvurmadan doyurucu cevaplar vermek mümkün değildir. İç
dünyamızda tartışmasız yer alan sonsuzluk ve mükemmellik isteği de bu anlam
arayışına eklendiğinde kendi sınırlı varlığımız ve aklımız bu çabada yetersiz
kalır. İşte din, hayatımızın bütün istikametini belirleyen bu anlam arayışında
en etkili faktör olarak bize yön verir. Çünkü insanoğlunun kendi zihinsel
kapasitesiyle ürettiği bilim, varlık âlemini açıklarken “nasıl” sorusunun
cevabını bulmayı hedefler. Din ise “niçin” sorusunun cevabını verir.
6. Siyasetin toplumsal hayata etkileri nelerdir?
Cevap: Siyaset,
bizim dışımızda olan istediğimizide hayatımıza katıp istediğimizde
katmayacağımız bir şey değildir. Her ne kadar bize öyle gelse de aslında
siyaset, hayatımızın her alanında yer alan bizim ilgimizlede, ilgisizliğimizlede veya
başkalarının ilgisi ve uğraşıyla etkilenen ve şekillenen ortak toplum yaşantısının
adıdır diyebiliriz. Bu yüzden siyasetten bağımsız bir hayat sahip olmak diye
bişey yoktur.Siyaset bilmek ise asla sonu – izm le
biten çeşitili ideolojilerle ilgili 100 lerce kitap okumak ve
karmaşık entellektüel laflar etmek değildir. Siyaset bilmek hayatın
içinde olan herşeyle , kişinin kendi hayatını etkileyecek olan herşeyle
ilgilenmesi onu şekillendirmeye çalışmasıdır. Bu bir hayvan veya eşya
hakkındada bile olabilir. Bu yüzden hayatımızı etkileyecek herşeyekarşı
ilgisizliğimizde siyasettir aslında ilgilili olmamızda siyasettir. İlgilenirsek
herkesle birlikte yaparız ilgilenmezsek birileri bizim adımıza yapar ve
bizde bunu alır yaşar sonuca katlanırız. Mühim noktada bu birilerin hayatınıza
karışması ki bizi siyasete mecbur ve soumlu kılanda budur. Şu bir gerçek ki
aslında kabul etsekte etmesekte hayatımızın hangi koşullarda ve hangi
standartlarda geçeceğini siyaset belirler.
7. Sanat, toplumu yansıtabilir mi?
Cevap: Sanatı toplumla
tüm bir özdeşlikten çıkaracak herhangi bir neden yoktur. Gerçekte sanat
toplumun bir parçasıdır. Çünkü çevresiz hiçbir şeyin olmayacağını bilmemiz
gerekir. Sanat sadece insan ilişkilerinin dayandığı iletişimleri olanaklı
kılmaya yardım etmekle kalmaz; üstelik bu ilişkilerin niteliğinin bir
parçasıdır da aynı zamanda halk türküleri arasında en güçlü olanlar insanın
yaşam boyu geçtiği dönemleri dile getirenlerdi. Shakespeare’in “İnsanın Yedi
Çağı” gibi, geleneksel baskılardaki yaşam aşamaları gibi, bunlar da geniş
ölçüde sanat ve toplumun semantik bütünü olan iyi uyarlanmış belli kalıplar
görünümündedirler.
2018-2019 eğitim-öğretim yılı ders ve çalışma kitaplarının cevaplarını sitemizde bulabileceksiniz. Bu yıl da ödevlerinizde size yardımcı olacağız. Sitemizde yayınlanan ders ve çalışma kitaplarının cevapları kesin doğruluk teşkil etmemektedir. Paylaşılan sayfalar, kendi cevaplarınız ile karşılaştırmanız için yayınlanmaktadır. Bu sebeple bu yayınlar ile ancak kendi cevaplarınızın doğruluğunu kontrol edebilirsiniz
Yorum Gönder
1.YORUMLARA ADINIZI VE ŞEHRİNİZİ YAZINIZ. BU BİLGİLER YAZILMAZSA CEVAP VERİLMEYECEKTİR
2.SORULAR ONAYLANDIKTAN SONRA YAYINLANACAKTIR.
3.GMAİL HESABI OLANLAR YORUMU YAZDIKTAN SONRA ALTTAKİ BENİ BİLGİLENDİRİ TIKLARSANIZ SORULARA VERDİĞİMİZ CEVAPLAR MAİL ADRESİNİZE GELECEKTİR
4.KÜFÜR VE ŞİDDET İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR