11. Sınıf MEB Yayınları Felsefe 36. Sayfa Cevapları
11. Sınıf Felsefe MEB Yayınları 36. Sayfa Cevapları için tıklayınız. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. 62. 63. 64. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74. 75. 76. 77. 78. 79. 80. 81. 82. 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. 98. 99. 100. 101. 102. 103. 104. 105. 106. 107. 108. 109. 110. 111. 112. 113. 114. 115. 116. 117. 118. 119. 120. 121. 122. 123. 124. 125. 126. 127. 128. 129. 130. 131. 132. 133. ve daha fazla Sayfa Cevapları
11. Sınıf MEB Yayınları Felsefe 36. Sayfa Cevapları
11. Sınıf MEB Yayınları Felsefe 36. Sayfa Cevapları
8. Aristoteles’in “Nikomakhos’a Etik” adlı eserinde
insan, eylemlerinde bulunan aşırılık ya da eksiklik arasındaki dengeyi bulmak
için orta bir yol izlemelidir. Aristoteles’in “orta yol” öğretisine bir örnek
veriniz.
Cevap: Aristoteles’in “Nikomakhos’a Etik” adlı eserinde insan, eylemlerinde
bulunan aşırılık ya da eksiklik arasındaki dengeyi bulmak için orta bir yol
izlemelidir. Aristoteles’in “orta yol” öğretisine bir örnek veriniz. Aristo’ya
göre dünya ve evren mükemmel bir denge içerisinde olduğundan dolayı milyarlarca
yıldır vardır ve var olmaya devam edecektir. İnsan vücudu ve beyni de bu
mükemmel dengeyi yansıtabilen biricik nesnelerdir. Bizler düşünce ve davranış
dünyamızda da bu dengenin benzerini ya da homoloğunu kurabilirsek o zaman biz
de sonderece güçlü bir düşünce dünyasına, yaşam pratiğine sahip olabiliriz. Denge
burada ne anlama geliyor? Aristo Sofistler gibi bir odaya kapanmayı ve kendini
dünyadan arındırmayı övmediği gibi hazcı Eğikür gibi yaşamın tamamını sadece
zevk ve sefa üzerine kurmayı da önermiyor. Aristo’ya göre yaşam bu ikisi
arasında mükemmel bir denge noktasında sürdürülmeli. Bunun için de her geçen
gün birey kendine daha çok telkinde bulunmalı ve kendini daha iyi bir şekilde
eğitmeli. İşte Aristo’nun denge felsefesi dediğimiz şey bizzat budur.
9. Platon “Devlet” adlı eserinde “Devletlerde
filozoflar yönetici olmalı ya da yönetici dediklerimiz ve sahici, iyi
filozoflar olmalıdır.” sözüyle yönetim ve felsefeyi neden tek bir çatıda
toplamak istemiştir? Açıklayınız.
Cevap: Platon “Devlet” adlı eserinde “Devletlerde filozoflar yönetici olmalı ya da
yönetici dediklerimiz ve sahici, iyi filozoflar olmalıdır.” sözüyle yönetim ve
felsefeyi neden tek bir çatıda toplamak istemiştir? Açıklayınız. Platon, baştan
beri insanlar arasında eşitliğe inanmayan ve bazı bilgi beceri ve asil
değerlerin doğuştan geldiğine inanırdı. Platon’a göre bir devleti yönetebilmek
de işte böyle doğuştan gelen bir asalet ve erdemi gerektirirdi. Ancak
filozoflar bir toplumda asil ve erdemli olan kişiler olabilriler ve toplum
adına doğru kararlar verebilirlerdi. O halde bir toplumun ya da bir devletin
yöneticisi olacak olan insanlar da ancak ve ancak filozoflar olabilirlerdi. Bu
kadar bilgi asalet ya da beceriye sahip olmayan kişiler orta sınıfta
zanaatkarlar olabilirlerdi. Platon’un Devlet adlı eserinde bahsettiği bir diğer
kavram ise şu idi: Eğer bir kişi hiçbir şekilde bilgi veya beceriye sahip
değilse ve bir asalet duygusu da yok ise onun gidebileceği tek yer serflerin
yanıdır. O bir köle olmak için doğmuştur ve köle olmak zorundadır.
Meletos: Sokrates, seni böyle vakitsiz bir sona
sürükleyen bir ömürden utanç duymuyor musun? Sokrates: Dostum, yanılıyorsun.
Değeri olan bir kimse, yaşayacak mıyım yoksa ölecek miyim diye düşünmemelidir.
Bir iş görürken yalnız doğru mu eğri mi hareket ettiğini, cesaretli bir adam
gibi mi yoksa tabansızca mı hareket ettiğini düşünmelidir.
10. Sokrates’in düşüncesine göre erdemli yaşamak için nasıl hareket
etmelidir? Açıklayınız.
Cevap: Sokrates, diğer
tüm düşünürlerin aksine hiçbir şekilde elini kalem kağıda sürmemiş ve ölümünden
sonra birilerinin yazılarını okuyup yanlış yorumlama ihtimalini her zaman
korkunç bir ihtimal olarak görmüş bir kişidir. Dolayısıyla bu durumdan bile
Sokrates’ın nasıl bir ahlak ya da erdem anlayışına sahip olduğunu çıkarsamak
mümkün. Sokrat, ahlak ya da erdem anlayışı konusunda öncelikle kişinin kendine
ve çevresin dürüst olması gerektiği ilkesini koymuştur. Sokrates’ın bu kuralı
daha sonra ‘’dobralık’’ olarak da yorumlanmıştır. Nitekim bu yorum pek
haksız bir yorum da sayılmaz. Sokrates, aynı zamanda erdemli bir birey
olabilmek için bireyin durmadan kendini ve doğayı sorgulaması ve bilinçli
yaşaması gerektiğini söylemiştir. Bundan dolayı bilinçsiz ve sorgusuz sualsiz
yaşayıp giden kişileri, kendilerine sordukları sorular karşısında kaçamak cevap
veren kişileri her zaman için erdemsiz kabul etmiştir. İşte Sokrates’ın ahlak
anlayışının temelinde bu vardır. Kendini sorgulamak ve kendine sorduğu sorulara
dürüst yanıt vermek.
İnsanın görme algısının fiziksel olarak bir sınırı
vardır. Protagoras’a göre insan, duyuları aracılığıyla bilgi oluşturur. Duyular
her insanda farklı yoğunlukta gerçekleştiğinden duyunun bilgisi göreceli ve değişir
özelliktedir.
11. Protagoras’ın insanın her şeyin ölçüsü olduğu fikrine
varmasında görmenin fiziksel sınırlılıklarının etkileri neler olabilir?
Cevap: İnsanın duyu
organları ile bir varlığı bir durumu ya da kendi kendisini algılaması pek tabi
mümkündür. Ne var ki algı dediğimiz kavram manipüle edilebilirlik konusunda
belki de en hazır varlıklardan bir tanesidir. Dolayısıyla insanın kendi duyu
organları ve algısı çevresinde algıladıkları ve yorumladıkları her zaman
dünyanın biricik gerçekliğini yansıtmayabilir. Tam da bu noktada Protagoras’ın
her şeyin ölçütünün insan olduğu fikrini çürütmek zorunda kalıyoruz. Çünkü eğer
her şeyin ölçütü insan ise insanın yanılgılar içerisinde algıladığı ya da
yanılgılar içerisinde yorumladığı olca konsept, durum ve olay için ne
söyleyebiliriz? O zaman bu akvramları yeniden yorumlamaya çalışırken önceki
algı boyutumuzu nasıl eleştirebiliriz? İşte bunu yapmak Protagoras’ın felsefesi
dahilinde ne yazık ki neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla çıkan sonuç şudur:
İnsanın fiziksel sınırlılıkları göz önüne alınarak, insanın beş duyu organı ile
algıladığı ve algısı ile de yorumladığı bilgiler yüzde yüz doğru ve kesin
bilgiler değildirler.
Sokrates, bilgi ile erdem arasında ilişki kurarken
bilen insanın erdeme uygun davranacağını ve insanın bilerek zarar verici
davranışlar göstermeyeceğini belirtmiştir.
12. Sokrates’in görüşünden hareketle trafikte araç kullanan
kişinin kırmızı ışıkta geçip birilerinin yaralanmasına sebep olması örnek
olayını bilgi-erdem ilişkisi açısından değerlendiriniz.
Cevap: Sokrates’in
görüşüne göre bilgili insan erdemli insandır. Herhangi bir kişi bilgisiz ya da
vahil bir kişi ise ancak o zaman kötü bir insan ya da erdemsiz bir insan
olabilir. Bundan dolayı iyi ve güzel dünyanın oluşmasının tek koşulu insanların
yaşam ve yaşamın işleyişi hakkında sonsuz bilgiye doğru gitmelerini
sağlamaktır. Sokrates, her zaman için şunu söyler: bir kötülük yapan insan ya
da hareketlerinde erdemsizlik gösteren insan, kuşkusuz ki kötülüğün sonuçları
ya da kötülüğün manası hakkında yeterince bilgisi olmayan cahil insandır. Eğer
bilseydi, asla yapmazdı. Dolayısıyla insanın masum ve iyi olarak doğduğuna
inanır. Kısacası eğer trafikte araç kullanan kişi kırmızı ışıkta geçmesinin
birilerini yaralamasına sebep olacağını bilseydi, fakat bunu teoride değil,
gerçekten pratikte böyle olacağını, bu teorik düşüncenin yüz yüz şekilde
gerçekleşeceğini bilseydi, asla o kırmızı ışıktan geçmezdir. Bu düşünceden de
çıkarsayabileceğimiz gibi, kötülük ya da erdemsizlik cahilliktir.
Ö. Faruk Erdem’in “Mitolojik Dönem ve Sonrasında
Türklerin Felsefi Anlayışı” adlı makalesine göre Türk hikmetinin en eski
örneklerine İslamiyet öncesi dönem, destanlar ve eski Türk savlarında
rastlanır. Eski Türklerde yöneticinin en önemli özelliklerinden biri bilge
olmaktır. Bu yüzden kağan ve vezir gibi yöneticilerde bilge olma özelliği
aranır. Yöneticinin diğer erdemleri çalışkanlık, vatan sevgisi, cesaret,
kahramanlık, gurur ve iyi huy olarak sıralanır. Eski Türk metinlerinde Platon,
Aristo gibi Antik Yunan filozofları arasında geçen bilge yönetici tartışmaları
da görülür.
13. Eski Türk metinlerinde geçen hikmet görüşleriyle Antik Yunan
filozoflarının felsefe görüşleri arasında benzerlik var mıdır? Açıklayınız.
Cevap: Eski Türklerin
hikmet görüşlerinde var olanın tasavvufi bir şekilde dünyanın her yerinde
tezahür ettiği fikri vardı. Yani Tanrı tek ya da biricik bir nesne değildi,
Tanrı yeryüzüydü, Tanrı evrendi, Tanrı var olan her şeyin içerisindeki biricik
ana parça ve nüve idi. Bir çiçeğe baktığınızda da Tanrı’yı görürdünüz, aşık olduğunuz
kadına ya da erkeğe baktığınızda da Tanrı’yı görürdünüz. Bundan dolayı Tanrı’yı
gökte ya da uhrevi noktalarda aramaya hiç mi hiç gerek yoktu. Tanrı var olan
her şeyin içerisinde aktif olarak vardı ve buradaydı. Antik Yunan
filozoflarının felsefe görüşleri ise birbirinden ayrılırdı. Örneğin platon
Tanrı’nın tek ve biricik olduğunu söylerken bir idealler evreninden bahsederdi
.Tanrı o idealar evreninin yaratıcısı olarak kutsal ve yüce idi. Maddeye
kesinlikle bürünmemiş olduğu düşünülen Tanrı son derece soyuttu. Bundan dolayı
aslında temelde Eski Türk metinlerinde geçen hikmet fikir ile Antik Yunan
Düşünceleri arasında benzerlik vardır fakat bunların bağlamları farklıdır.
2018-2019 eğitim-öğretim yılı ders ve çalışma kitaplarının cevaplarını sitemizde bulabileceksiniz. Bu yıl da ödevlerinizde size yardımcı olacağız. Sitemizde yayınlanan ders ve çalışma kitaplarının cevapları kesin doğruluk teşkil etmemektedir. Paylaşılan sayfalar, kendi cevaplarınız ile karşılaştırmanız için yayınlanmaktadır. Bu sebeple bu yayınlar ile ancak kendi cevaplarınızın doğruluğunu kontrol edebilirsiniz
Yorum Gönder
1.YORUMLARA ADINIZI VE ŞEHRİNİZİ YAZINIZ. BU BİLGİLER YAZILMAZSA CEVAP VERİLMEYECEKTİR
2.SORULAR ONAYLANDIKTAN SONRA YAYINLANACAKTIR.
3.GMAİL HESABI OLANLAR YORUMU YAZDIKTAN SONRA ALTTAKİ BENİ BİLGİLENDİRİ TIKLARSANIZ SORULARA VERDİĞİMİZ CEVAPLAR MAİL ADRESİNİZE GELECEKTİR
4.KÜFÜR VE ŞİDDET İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR