468x60

SON YAZILAR

latest

Afet Farkındalık Eğitimi

2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YAZ DÖNEMİ SEMİNER ÇALIŞMALARI AFET FARKINDALIK EĞİTİMİ

6/17/2018

/ by okulsoru

2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YAZ DÖNEMİ SEMİNER ÇALIŞMALARI AFET FARKINDALIK EĞİTİMİ

Acil Durum
Bir afet sırasında olağanüstü tedbirlerin alınmasına gerek duyulan geçici süreyi ifade eder. İşyerinin tamamında veya bir kısmında meydana gelebilecek yangın, patlama, tehlikeli kimyasal maddelerden kaynaklanan yayılım, doğal afet gibi acil müdahale, mücadele, ilkyardım veya tahliye gerektiren olayları ifade eder.
Acil Durum Ekibi: Yangın, deprem ve benzeri afetlerde binada bulunanların tahliyesini sağlayan, olaya ilk müdahaleyi yapan, arama-kurtarma ve söndürme işlerine katılan ve gerektiğinde ilkyardım uygulayan ekiptir.
Afet Farkındalık Eğitimi

Afet
Çeşitli doğa olaylarının sebep olduğu ya da insan kaynaklı, can kaybı, fiziki, ekonomik veya çevresel kayıplara neden olan, toplumun kendi kaynaklarını değerlendiremediği olağan dışı durumlardır.Afetler bazı hallerde doğal afet veya insana bağlı olarak, gelişen afet olarak sınıflandırılabilir. Örneğin sel, kuraklık, dalga hareketleri ve yer sarsıntılarına bağlı olarak gelişen afetler doğal afetler olarak adlandırılır. Kimyasal veya endüstriyel kazalara, çevre kirliliğine, ulaşım kazalarına ve politik karşıtlıklara bağlı olarak gelişen afetler ise doğrudan insan kaynaklı olduğu için insan kaynaklı afetler olarak sınıflandırılır.
Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi: Afet ve acil durumlarda müdahalenin koordine edildiği, 24 saat esasına göre çalışan, kesintisiz ve güvenli bilgi işlem ve haberleşme sistemleri ile donatılan merkezi ifade eder.    
 Deprem: Yer yüzeyinin, yer altında meydana gelen hareketler nedeniyle, ani, seri hareketlerle sallanması ve titreşimi hareketini ifade eder.
Güvenli yer: Acil durumların olumsuz sonuçlarından çalışanların etkilenmeyeceği mesafede veya korunakta belirlenmiş yeri ifade eder.
İş Kazası: Önceden planlanmamış çoğu zaman, kişisel yaralanmalara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olayı ifade eder.
 KKD: Kişisel Koruyucu Donanımı ifade eder.
Kriz Masası: Beklenmedik bir zamanda oluşan bir afet ve acil sırasında işlerin yürütülmesi için oluşturulan kararları almaya yetkili kişilerden oluşan ekiptir.
Maruziyet 
Maruziyet kavramı, “Belirli bir tehlikenin etkisine alabileceği veya etkilediği insan ve kıymetlerin miktarı ve sayısı”nı ifade etmektedir. Dolayısıyla maruziyetin varlığı, bir tehlike ile bu tehlikenin etki alanındaki insan ve kıymetlerin varlığı ile değerlendirilmektedir.
Önleme: İşyerinde yürütülen işlerin bütün safhalarında iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili riskleri ortadan kaldırmak veya azaltmak için planlanan ve alınan tedbirlerin tümünü ifade eder.
Risk
Herhangi bir tehlike veya afet çeşidinin, belirli bir yerde ve gelecekteki bir zaman diliminde, meydana gelme ve zarar verme olasılığıdır. Aynı zamanda can kaybı, yaralanma, mal kaybı, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulması ve çevresel zararlar gibi doğa veya insan kaynaklı
tehlikelerin zarar görebilirlik koşullarına bağlı olarak kayıplar ve hasarlarla sonuçlanma olasılığıdır.
Tehlikeler ortadan kaldırılamaz ama riskler azaltılabilir.

Risk değerlendirmesi: İşyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmaları ifade eder.
Sanitasyon: Beslenme, barınak ve çevre koşullarını sağlıklı hale getirmek ve bu koşulları devam ettirmektir.

Savunmasızlık 
Savunmasızlık afet yönetiminde “Burada olur mu? Olursa bize  neler olur?” sorularının cevabıdır. Afetin meydana gelmesiyle toplumun uğrayabileceği olası kayıp ve zararın derecesidir.

Afet yönetimi açısından son derece önemli olan bu kavramlar ışığında risk kavramı yeniden okunduğunda riskin, tehlike,  savunmasızlık ve maruziyet kavramlarının bir bileşkesi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Tehlike
Toplumlar için büyük zarar ve yok olmaya neden olacak gerçekleşme ihtimali olan fakat istenmeyen doğal, teknolojik ve insan kökenli olayların tümünü birden tehlike olarak ifade edebiliriz. Tehlike, önceden önlem alınmadığı takdirde can ve mal kaybı, yaralanma, sosyal ve ekonomik dengelerin bozulmasına neden olur. Bunlar; deprem, sel, fırtına, heyelan, patlama gibi olaylar olabilir. Doğal afetlere neden olan tehlikeleri önlemek her zaman mümkün değildir. Örneğin, ülkemizin deprem kuşağında olduğu gerçeğini değiştiremeyiz, ancak depremin verebileceği zararları azaltabiliriz.

Tehlike sınıfı: İş sağlığı ve güvenliği açısından, yapılan işin özelliği, işin her safhasında kullanılan veya ortaya çıkan maddeler, iş ekipmanı, üretim yöntem ve şekilleri, çalışma ortam ve şartları ile ilgili diğer hususlar dikkate alınarak işyeri için belirlenen tehlike grubunu ifade eder.

Toplanma Alanı: Deprem, yangın vb. gibi acil durumlar sonrasında personelin toplandığı ve personel kaybının tespit edildiği güvenli alanı ifade eder.
Yangın: Yanma olayının kontrol dışı gelişen ve önlenemeyen halini ifade eder.
Yanma: Isı, yanıcı madde ve oksijen faktörlerinin her birinin uygun oranda bir araya gelmesi ile başlayan kimyasal reaksiyonunu ifade eder.

Yapısal Elemanlardan Kaynaklanan Riskler
Herhangi bir binaya/yapıya ait olan elemanların (temel, kolon, kiriş ve perde duvarlar gibi) depremlerden etkilenerek oluşturabileceği risklerdir.

Yapısal Olmayan Elemanlardan Kaynaklanan Riskler
Herhangi bir binaya/yapıya ait olmayan elemanların (mobilya, beyaz eşya, elektronik eşya, mutfak gereçleri, ısıtıcılar gibi) depremlerden etkilenerek oluşturabileceği risklerdir.

Yönetebilirlik 
Afet yönetiminde riskin daha doğru bir şekilde tanımlanabilmesi, yönetebilirlik kavramı ile de doğrudan ilişkilidir. Yönetebilirlik kavramı; “olası risklere karşı mevcut kurumsal sistemler, hazırlık seviyesi, planlama, mevcut zarar azaltma tedbirleri, kanunlar ve yönetmelikler, erken uyarı ve tahmin, kamu bilinci, bilgi sistemleri, kaynaklar, eğitim seviyeleri, katılım gibi değişkenlere bağlı olarak bir afet durumunda etkilenen toplumun, zarar ve kayıpları en aza indirgeme ve onunla baş edebilme seviyesi ve kapasitesi” olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere afet riski altındaki toplumun kapasite ölçütünü oluşturmaktadır. Bu bağlamda toplumun baş edebilme kapasitesi ne kadar yüksekse, risk değeri de o kadar az olacaktır.

Zarar Görebilirlik
Tehlikenin doğuracağı etkilere karşı toplumun veya bireylerin direncini azaltan fiziksel, sosyal ve çevresel etkilerden kaynaklanan bütün şartlar ve süreçlerdir. Bir başka ifade ile zarar görebilirlik, toplumun baş edebilme kapasitesinin tersidir.

Zarar Azaltma
Çeşitli tehlikeler ve onların etkileri sonucu oluşacak can ve mal kaybından kaynaklanacak zararları uzun dönemde azaltmak veya ortadan kaldırmak için yapılan sürekliliği olan çalışmalardır.IRLIK
Afetlerin, genellikle ani, yıkıcı ve zamanla sınırlı ve geniş toplulukları etkileyen olaylar olduğunu ve fiziksel, ekonomik, psikolojik kayıplara yol açabileceğini unutmamak gerekir. Bir afet sonrasında olağan koşullarda var olan kaynaklar yetersiz kalabilir, afetten etkilenen pek çok kişi olabilir (yaralılar, enkaz altında kalanlar, maddi kaybı olanlar vb.). Binalar, yollar, alt yapı enerji ve haberleşme sistemleri hasar görebilir, yangınlar ve zaman içersinde salgın hastalıklar ortaya çıkabilir.
Bir afeti izleyen ilk 72 saat içersinde yardımların çoğu yakın çevremizden gelir. Bu nedenle olası afetlere karşı topyekûn hazırlıklı olma, bilgi ve becerileri geliştirme konuları son derece önemlidir.
Afetler doğal ve insan kaynaklı olmak üzere iki şekilde incelenebilir. Doğanın kendi davranışları sonucu ortaya çıkan doğal kaynaklı afetler, deprem, tsunami, sel, çığ, kuraklık gibi afetlerdir.
İnsanların doğayı olumsuz etkilemeleri sonucu ortaya çıkan insan kaynaklı afetler ise bazı orman yangınları, endüstriyel yangınlar, büyük trafik kazaları, büyük iş kazaları, kimyasal, biyolojik vb. kazalar şeklinde olan afetlerdir.
Afetlerin aniden ortaya çıkmaları nedeniyle afetlerle mücadele etmek oldukça zordur. Afetlerin içinde en büyük zarar depremler sonrası ortaya çıkar. Bu nedenle deprem afetine iyi hazırlanmış olan birey ve kurumlar diğer afetlere de hazırlanmış sayılırlar. Doğal afetlerin en zoru olan depremler sonrasında, eğer hazırlıklı olunmazsa, depremin etkili olduğu bölgelerdeki okullarımızın büyük kısmında önemli kayıplar olabilir. Okulları depreme hazırlamanın en önemli adımı okulları yapısal olarak güçlendirmek olmalıdır. Okulların yapısal sorunları çözülmedikçe (her okul mutlaka yapısal sorunlarını tespit ederek çözmelidir) depreme veya diğer afetlere hazırlık konularında önemli adımlar atmak zor olacaktır. Yapısal ve altyapı sorunları olmayan ya da çözülmüş olan okullarda deprem veya diğer afetler öncesi, daha önceden afet yaşamış okullarda karşılaşılan sorunlar öngörülerek yapılabilecek hazırlıklar sonrası, en kısa sürede eğitim - öğretimin sürekliliğinin sağlanması mümkün olabilir.
Şu iyi bilinmelidir ki; eğitimli, hazırlıklı bireylerle yürütülen başarılı ve etkili bir afet yönetimi, afetten erken ve en az zararla çıkmamızı sağlarken; hazırlıksız, kötü ve başarısız yönetim, afetin derinleşmesine ve ağır yaralar açmasına neden olabilir.
Modern Afet Yönetimi anlayışı içinde önemli yere sahip olan risk yönetimi aşamasının en önemli bileşenlerinden biri; afetlere karşı hazırlıkta, halkın bilinçlendirilmesi ve eğitimler ile birey, kurum, kent ve toplumun afetlere hazır ve dirençli hale getirilmesidir.
Afetlere karşı bilgi ile mücadele edebiliriz.
Deprem, sel, heyelan, çığ gibi yüzlerce afet yaşanan dünyamızda, doğal ve insan kaynaklı afetlerin sayısında özellikle son dönemlerde önemli bir artış görülmektedir. Dünya ölçeğinde yaşanan afetlerden ülkemiz de maalesef payını almakta ve bu afetler, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıpları da beraberinde getirmektedir.
Uluslararası örneklere bakıldığında birçok gelişmiş ülke afet bilinçlendirme eğitimlerine anaokulu çağında başlamakta ve yaş seviyesine göre geliştirerek yaygınlaştırmaktadır. Sadece afetler konusunda değil, hayatla ilgili aktarılması gereken her konuda doğru davranış biçimleri ve yaklaşım tekniklerine uyulması çocukların ve gençlerin gelişimi ve ileriki yaşlarda bilinçli birer yetişkin olabilmeleri adına önem arz etmektedir.
Günümüzde, karşı karşıya kalınan afet risklerini belirlemek, doğa kaynaklı ve insan kaynaklı olayların afete dönüşmemesi için gereken önlemleri almak, risk azaltma ve hazırlıklı olma çalışmaları afet yönetiminin en önemli parçası haline gelmiştir. Toplumun; bilinçlenmesi, afetlere karşı, ne zaman ne yapacağını bilen bireylerden oluşması, afetlerin ardından geliştirilen politikaların odak noktası olmuştur.
Afet bilinci, bireyin içinde yaşadığı toplumda ve bölgede afet tehlikelerinin getirebileceği zararlar hakkında bilgilenmesini, bunlardan korunmak için hazırlıklı olmasını ve bu bilinci etrafındaki diğer bireylere de aktarmasını ifade etmektedir. Afet bilinci ve hazırlık, hem bireylerin hem de toplumun afet bilinci kültürünün önemli bir parçasıdır.
Afet öncesinde; afete neden olabilecek tehlike ve risklerin belirlenmesi, mümkünse önlenmesi veya olası etkilerinin, zararlarının azaltılması, olaylara karşı eğitim ve tatbikatlarla tüm paydaşların hazırlıklı olmasının sağlanması, afetlere karşı bilinçli ve dirençli nesiller yetiştirilmesi, bireyden topluma herkesin sorumluluğudur.

ÜLKEMİZDEKİ AFET TEHLİKELERİ
Ülkemizin sahip olduğu jeolojik ve coğrafi yapı nedeniyle sel, çığ ve toprak kayması ve yıkıcı depremler sık yaşanmaktadır. Son 60 yıl içinde ülkemizde meydana gelen doğal afetlerin yol açtığı yapı hasarları istatistikleri dikkate alındığında hasarın % 62’sinin depremler nedeniyle meydana geldiği görülmektedir. 1990 nüfus sayımından elde edilen verilere göre, Türkiye nüfusunun % 44’ü, birinci derece, % 26’sı ikinci derece, % 15’i üçüncü derece, % 13’ü dördüncü derece ve % 2’si beşinci derece deprem bölgesinde yaşamaktadır.
1.DEPREM: Türkiye, dünyada deprem etkinliği açısından altıncı sıradadır ve Avrasya, Afrika ve Arap plakalarının etkisi altındadır. Anadolu’nun büyük bir kısmının yer aldığı Anadolu plakası, Avrasya plakasının küçük bir bölümüdür. Nüfusunun %70’i deprem tehlikesi çok yüksek bölgelerde yaşar. Ülkenin %66’sı aktif fay bölgelerinde bulunmaktadır.

2. HEYELAN Ülkemiz topraklarının %25’i heyelanlara maruz kalır. Toplam nüfusumuzun %11’i heyelanlı bölgelerde yaşamaktadır. Ülkemizde yoğun yağış alan Karadeniz Bölgesi ile fayların olduğu dağlık bölgelerde sıklıkla oluşur. Sırasıyla en çok heyelan olayı gözlenen iller: Trabzon (1.123), Rize (1.049), Kastamonu (613), Erzurum (573) ve Artvin (471). Parantez içindeki rakamlar heyelan sayısını göstermektedir. Toplam afet zararlarının %16’sı heyelanlar yüzündedir

3. SEL Ülkemizde toplam afet zararlarının %15’i sel kaynaklıdır. Yıllık ortalama kayıplar 100 milyon $ civarındadır. Yaygın olarak Karadeniz Bölgesi’nde ve bu bölgeye komşu illerde görülür.

4. YANGIN Türkiye son 67 yılda İstanbul ili yüzölçümünün 3 katı kadar orman alanını yangına kurban vermiştir. En büyük orman yangınları da Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşanmaktadır. Yanan alan genişliğine göre, Muğla, Antalya, Çanakkale ve İzmir en tehlikeli bölgeler listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. İstatistikler, orman yangınlarının büyük bölümünün insan kaynaklı olduğunu göstermektedir. Orman yangınlarının çıkış nedenleri doğal nedenlerle % 6, insanlardan kaynaklanan nedenlerle % 94 dür. İnsan kaynaklı yangınların büyük kısmı kasıt, ihmal, dikkatsizlik ve kazalardan kaynaklanmaktadır

KRİZ YÖNETİMİ
Modern kentsel toplumun karşı karşıya olduğu risk ve tehlikeler bazı durumlarda yönetim aygıtının tamamen devreden çıkması sonucunu verecek gelişmeleri göstermektedir. Böyle durumlarda toplumsal yapıda denetlenmesi ve yönetilmesi güç ve zaman zaman kontrolden çıkmış bir ortam oluşmaktadır. Bu ortamlarda toplumun krizle yüz yüze olduğu bir sürece gelindiği görülmektedir.Afetler büyük alanları ve yoğun bir nüfusu etkisine alabilmektedir. Bu niteliği ile afetler; ister doğal afet, isterse teknolojik afet olsun toplumların kriz ortamına girmesine neden olan önemli olayların başında gelmektedir. Afetler sonucunda ortaya çıkan kriz ortamını (toplumsal kriz ortamı) yönetmek, krize müdahale edebilmek amacıyla Kriz Yönetimi sisteminin bir yönetim modeli
olarak kamu yönetim alanında uygulandığı görülmektedir.

1. Kriz ve kriz yönetimi nedir?
Kriz bir örgütün üst düzey hedeflerini tehdit eden, bazen de örgütün yaşamını tehlikeye sokan ve ivedi tepki gösterilmesini gerektiren; örgütün kriz öngörme ve önleme mekanizmalarının yetersiz kaldığı gerilim yaratan durumdur.“Kriz; şirketin rekabet edebilirliliğini, çevreyi, sağlığı, çalışanların güvenlik ve huzurunu, bir fabrikanın çevresindeki toplumda yaşamakta olan halkın
sağlık, huzur ve güvenliğini doğrudan veya potansiyel olarak tehdit etmekte olan planlanmamış olaylar bütünüdür.”
Kriz “…bir kişi, bir örgüt ya da toplumun yaşamında görülen zor an, bir buhran dönemi…”, örgütsel anlamda kriz ise “… örgütün amaçlarını ve varlığını tehdit eden, örgütün risk önleyici önlemlerini yetersiz kılabilecek nitelikte, örgütün ani tepkisini gerektiren ve beklenmedik ve hızlı değişikliklerin söz konusu olduğu, planlama ve karar mekanizmalarını olumsuz biçimde etkileyen, gerilimli bir durum ….” şeklinde açıklanmaktadır.
Kriz yönetimi kavramının tanımlaması ise şöyle yapılmaktadır;
Kriz yönetimi; bir krize veya olumsuz dönüm noktasına karşı yöneltilmiş bir stratejik planlama sürecidir veya olumsuz olaylardan kaynaklanmış risk ve belirsizlikleri uzaklaştıran ve böylece organizasyonun kendi yapısını büyük ölçüde kontrol etmesine imkan sağlayan bir süreçtir.
Kriz yönetimini halkla ilişkiler disiplini bakış açısıyla inceleyen başka bir çalışmada ise; “Kriz yönetimi, krizleri algılamak, ortaya çıkmalarına engel olmak, engel olunamadığı takdirde ise zarar verici etkilerini minimize etmek için gösterilecek her türlü çabayı içerir” şeklinde daha çok koruyucu ve kriz ortamından en az tahribatla çıkmayı amaçlayan bir tanımlama yapılmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında deprem gibi bir felaketin sonrasında yaşanan belirsiz ve karmaşık durum, örgüte dışarıdan yaptığı etki ve doğurduğu sonuçlar açısından bir kriz durumu olma niteliğindedir. Ülkemiz açısından ise hangi durumların toplumsal açıdan kriz durumu olarak algılandığı incelenmelidir.

2. Türkiye’de kamu yönetimi alanında kriz tanımlaması ve kriz durumları
Türk kamu yönetimi açısından Kriz Yönetimi tanımlamasına bakacak olursak Kriz ve Kriz Yönetimi tanımlamasının BKYM yönetmeliğinde yapıldığını görmekteyiz. Bu yönetmelikte Kriz; “Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü ile milli hedef ve menfaatlerine yönelik hasmane tutum ve davranışların, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzeni veya hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin, tabii afetlerin, tehlikeli salgın hastalıkların, büyük yangınların, radyasyon ve hava kirliliği gibi önemli nitelikteki kimyasal ve teknolojik olayların ağır ekonomik bunalımların ve iltica, nüfus hareketlerinin ayrı ayrı veya birlikte vuku bulduğu halleri “ ifade etmektedir.[BKYM Yönetmeliği, 1997: Md.4-a]
Kriz yönetim sistemi: Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezinin çatısı altında, merkezde tüm Bakanlıkları da kapsayacak şekilde, krizin çeşidine göre ilgili Bakanlığın koordinasyonu ve sekretaryası altında; taşrada ise İl ve İlçe Kriz Merkezleri şeklinde düzenlenmiştir.
Kriz yönetiminin kamu yönetimi ve ülkemizdeki idari metinlere göre tanımlaması doğrultusunda kriz hâlleri şu özellikleri taşımaktadır.
- Organizasyonun mevcut yapısı tehdit veya tehlikeyle karşı karşıya bulunmaktadır.
- Organizasyonun veya kamu yönetiminin müesses nizamı yok edilmek veya değiştirilmek riskiyle yüz yüzedir.
- Tabii afet veya teknolojik afet vuku bulmuş ve toplumsal düzeni olumsuz etkilemiştir.
- Yönetimin mevcut toplumsal yapı üzerindeki kontrolü kaybolmuştur.
- Karşı karşıya olunan tehdit veya tehlikelerle mücadele mevcut kurallar ve kurumlar eliyle başarıyla yürütülemez duruma gelmiştir.
- Karşılaşılan durum ivedi mücadele edilmesi gerekli bir durumdur. Aynı zamanda kararları alıp uygulamada hızlı ve esnek bir yapıyı ve yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.
- Kriz karar vericiler ve uygulayıcılar açısından da stres yaratan bir ortam doğurmuştur. Bu kişiler toplumsal beklenti ve baskı altındadır.
Kriz dönemleri nitelikli yöneticilerin daha çok sorumluluk alıp risk üstlendikleri örgütsel atmosferi yaratır. Kriz yönetimi uygulamalarında bu niteliklere sahip yönetici personelin görev alması, krizden çıkışı hızlandıracak yönetimlerin kamuoyu desteğini hızlı bir şekilde arkasına alması sonucunu verecektir. “Devlet örgütü kriz yönetme becerisine sahip olmalıdır. Kriz durumu yönetimin krizine dönüşmeden, yönetim krizi yönetmelidir. Yöneticilik becerisine en fazla kriz anlarında gereksinim duyulur.” 

KRİZ YÖNETİMİNDE TEMEL FAALİYET ALANLARI 
Kriz öncesi dönem
1-Zarar azaltma         2-Önceden hazırlık
Kriz sonrası dönem
1-Acil müdahale   2-İyileştirme ve yeniden yapılanma
Bu süreçlerin hepsi birbirini tamamlayan niteliktedir.  
a. Zarar azaltma aşaması
Afetlere önceden hazırlıklı olma, afet yönetiminin başarısının en önemli faktörüdür. Hazırlıklı olabilmek için ise karşı karşıya olunan riski hesaplayabilmek, riski yönetebilmek ve karşılaşılacak zararı en az düzeyde tutabilmek gerekmektedir.
“Zarar azalma aşaması: Olası bir afet riskinin önlenmesi yada bu mümkün değilse doğurabileceği zararların minimize edilebilmesi için gerekli tüm çalışmaların gerçekleştirildiği aşamadır.” 

Zarar azaltma aşamasında şu faaliyetler ve planlamalar yapılmalıdır.
1- Risk analizleri yapılarak olası afetler anında kentsel toplumun karşılaşacağı zararların hesaplanması gereklidir.

2- Arazi kullanım planlanmasının yapılması: sadece depremler değil diğer olası afetlere 
hazırlıklı olabilmek amacıyla arazi kullanım planlanmasının yapılması.

3- Ev, işyeri ve endüstriyel tesislerin sigorta işlerinin yapılması ve sigorta firmalarının da risk analizi yaparak muhtemel zararların en aza inmesini sağlayacak tedbirleri almaları gerekmektedir.

4- Afetlere hazırlıklı olmak amacıyla “halk eğitimi ve bilgilendirme” çalışmalarının yapılması:

5- Afetlerle ilgili yönetin planlanması için gerekli olan yasal düzenlemeler, yerel mevzuat çalışmaları ile idari düzenlemelerin yapılması gereklidir.

b. Önceden hazırlık aşaması
Modern risk toplumunun değişik risk türleriyle her an yüz yüze gelebileceği, risk ve tehlikenin önlenemeyeceği yargısı kabul edilirse, karşılaşılacak risklere önceden hazırlıklı olmak gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu yargı ve gerekliliğin devamında ise “Hazırlıklı olma eşittir başarıdır” sonucuna ulaşmaktayız.

Önceden hazırlıklı olmakla amaçlanan; tehlike veya afet anında ve sonrasında karşılaşılacak olan kayıpların (kişilerin canı ve malı ile toplumsal değerlerin) en az düzeyde etkilenmesini sağlamaktır. Afete hazırlık için harcanan her 1 Dolar’ın, felakete bağlı olarak karşılaşılacak olan 7 Dolar’lık kaybı önlediği tahmin edilmektedir.
Bir kısım afetler ve risklere toplum ve kamu yönetiminin önceden hazırlıklı olması, afet sırasında ve hemen sonrasında olumlu şekilde önlemlerini alarak tepki verip karşılaşılabilecek zararları en aza indirmesi mümkün iken, özellikle deprem, tsunami, nükleer kazalar gibi bir kısım
afetlerde ise doğası gereği önceden haberdar olup, kısa sürede hazırlıklı olma fırsatı bulunmamaktadır. Bu nedenle modern risk toplumunda karşılaşılabilecek olası afet türlerinin normal hayat düzeninde iken analizi yapılıp, afet dönemlerine hazırlıklı girilmesi gerekmektedir. Bu dönemlerde yapılabilecek hazırlıklar şöylece özetlenebilir.

a- Afet planlarının yapılması (olası afet türlerine göre).

b- Bu planların deneylerle geliştirilmesi, uygulanabilirlik ihtimal ve oranının yükseltilmesi.

c- Afetlerle ilgili çeşitli ve alternatifli uyarı sistemlerinin kurulması.

d- Afetlerde görev alacak personelin eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi,

e- Afet anında ve sonrasında görev alacak olan Kamu ve Sivil toplum kuruluşu kaynaklı ekipler ve personelin işbirliğinin sağlanması, afet anında ortak çalışma yapabilecekleri atmosferin bu aşamada sağlanması.

f- Afet dönemlerinde acil olarak gerekli olacak hayati malzemelerin tedarik ve stoklamasının yapılması, ulaşılabilirlik düzeylerinin sağlanması.

g- Afete maruz olabilecek toplum ve topluluğun kendi kendine yeterli olabileceklerini sağlayacak bilgilendirme, yetiştirme eğitimlerinin tamamlanması.
Yukarıda saydığımız maddelerde belirtilen hususlar önceden hazırlık safhasında yapılabilecek çalışmaları oluşturmaktadır. Bu çalışmalar farklı metotlar kullanılarak çeşitlendirilebilir veya geliştirilebilir. Çalışmalardaki amaç ise küresel kentsel toplumlar başta olmak üzere, afete maruz kalabilecek tüm yörelerde yaşayan halkın afetlerden en az can kaybı ve en düşük ekonomik varlık kaybıyla çıkmalarını sağlamaktır.

c. Afete müdahale; kurtarma ve ilk yardım aşaması
Bir afetin yakın ve kaçınılmayacak belirti ve sonuçlarının ortaya çıkması ile başlayıp afetin türü ve büyüklüğüne göre kısa ve orta vadeli bir sürede yapılan faaliyetler bütünüdür.
Bu faaliyetlerin ana hedefi, olaya anında müdahale ederek mümkün olan en çok sayıda insan ve canlı hayatını kurtarmak olmalıdır. Buna bağlı olarak yaralıları tespit ederek gerekli müdahaleleri yapmak, can kayıplarını da tespit ederek insan onuruna yakışır müdahaleleri gerçekleştirmektir.

Afete müdahale safhasında yönetimin işleyişi afetin niteliğine göre farklılıklar göstermektedir. Bazen artan oranlı ve yoğunlukta yönetim faaliyetlerini yürütmek, bazen ise kısa vadede en yoğun şekilde müdahale edip orta vadede bu yoğunluğu azaltmak gerekebilmektedir. Aniden kendini gösteren depremler, nükleer kazalar gibi afetlerde yönetimin bu ikinci yöntemi uygulaması gerekmektedir. Kuraklıklar, mülteci hareketleri gibi afet durumlarında ise yönetimin orta ve uzun vadede yoğunluğunu artıran bir afet yönetim modeli uygulaması gerekecektir.
Kurtarma ve ilk yardım safhasında afet yönetiminin ana hedefleri şöyle sıralanabilir;

1- Haberleşme ağının işlerliğini sağlayarak bölgeden kısa sürede periyodik bilgi edinilmesi,

2- Afet bölgesiyle yöresel, ulusal ve uluslararası düzeyde bağlantı sağlayabilecek ulaşım ağının kurulması, işlerlik kazandırılması,

3- Afetlerin boyutu, niteliği ile etki ettiği coğrafi bölge ve insan varlığı hususunda doğru ve teyit edilmiş bilgilerin sağlanması ve bu bilgilerin mümkün olduğunca en geniş dağılımla paylaşılması.

4- Afet bölgesine acil müdahalenin yapılarak arama-kurtarma faaliyetlerine başlanılması; öncelikle canlılar olmak üzere yaralı ve ölülerin kurtarılması;

5- İlk yardım ve tedavi hizmetlerinin yapılması,

6- Afet bölgesindeki iskân (barınma) güvenliliğinin sağlanması; gerekiyorsa tahliyenin (afet bölgesinin boşaltılmasının) sağlanması; güvenli barınma için
afetin niteliğine göre gerekiyorsa kısa dönemli geçici iskân çalışmalarının yapılması.

7- Afet bölgesinin kamu güvenliğinin çevresel güvenliğinin sağlanması için tedbirlerin alınması. Birincil afetin etkisiyle oluşabilecek ikincil afetten korunacak tedbirlerin alınması bu süreçte önem kazanmaktadır. Örn; doğal afet sonrası oluşabilecek teknolojik afet olasılığı, salgın hastalıkların yayılması veya depremlerle bağlantılı olarak görülen tsunami felaketi ihtimalleri gibi.

8- Afet yönetiminin bu aşamasında kamunun tüm imkânlarının organize edilmesi yanında özel sektör kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin ve uluslararası yardım kuruluşlarının çok kısa sürede organize olarak afet bölgesine yoğun bir şekilde müdahale edilmesi gerekmektedir. Afetle müdahalede zincirleme etkide bulunacak yönetim organizasyonunun önceden
planlanıp uygulanmaya konulması gerekmektedir.

9- Afet yönetim sisteminde afete müdahalede öncelik sıralaması yaptığımızda öncelikli olarak en yakın yerel yönetim biriminin müdahale etmesi gerekmektedir. Afetlerin yerel nitelikteki olaylar olması bunu gerekli kılmaktadır. Afetin büyüklüğü oranında diğer yönetim birimleri, en sonunda ise uluslar arası kuruluşlar devreye girmektedir.
Afete müdahale sistemini iç içe daireler şeklinde planlayacak olursak; öncelikli yerel (mahalli) imkânlar ve en yakın yönetim biriminden başlayarak dairenin büyütülmesi gerekmektedir. Bundan sonra vilayet (eyalet), daha sonra ulusal afet yönetim birimleri ve bunların en dışında ise bölgesel nitelikli uluslar arası kuruluşlar ile küresel yardım kuruluşlarının afet yönetim
uygulaması içinde yer alması gerekmektedir .

d. İyileştirme ve yeniden imar aşaması
Afet yönetiminin bu aşaması iç içe geçmiş etkilerini kısa, orta ve uzun vadeli olarak gösterecek olan ancak afetin hemen sonrasından itibaren planlanmasının tamamlanması gereken faaliyetleri içermektedir. Afet yönetimiyle ilgili literatürde iyileştirme ve yeniden imar safhaları bazen bir bütün olarak bazen de iki ayrı aşama olarak tanımlanmaktadır.“Stratton’a göre afet yönetiminin en son ancak en önemli parçası afetten direkt veya dolaylı yoldan etkilenmiş olan bölgenin ve afetzedelerin iyileştirilmesi aşamasıdır. Bu çalışmalar tüm afet türlerinde kısa ve uzun dönemli çalışmaları içermektedir.”

İyileştirme çalışmaları afetin türü ve verdiği zararın hacmine göre haftalar, aylar veya yıllar alabilmektedir.İster tek aşama olarak varsayalım, isterse iki ayrı aşama olarak kabul edelim iyileştirme ve yeniden imar aşaması şu faaliyetleri içerecektir.

1- Bireylerin günlük hayatını ve sosyal hayatı normal işleyebilir düzeye kavuşturacak ana hizmetlerin sağlanması. Elektrik, su, düzenli beslenme,haberleşme, ulaşımla ilgili asgari hizmet düzenlemelerinin acilen yapılması.
Bunların akabinde ve yine bu hizmetlerle bağlantılı olarak, eğitim, sağlık hizmetlerine işlerlik kazandırılması, temel alt yapı çalışmalarının tamamlanarak kamu hizmetine sunulması. Yine aynı çalışmalarla iç içe olarak geçici iskân
programının tamamlanması.

2- Afete uğramış bireylerin psikolojik rehabilitasyonuna yönelik çalışmaların başlatılması ve sosyal hayatın normale döndürülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması.

3- Ekonomik faaliyetlerin işlerlik kazanmasının sağlanması. Özellikle kentsel alanlarda görülen afetler sonrasında oluşan ekonomik yıkım ve akabinde gelen uzun süreli durgunluğu ortadan kaldıracak çalışmaların yapılması.

4- Afet bölgesinde yaşayanların maddi ve ekonomik kayıplarının tespiti ve bunların tazmin edilmesine yönelik çalışmaların tamamlanması. Sigorta sisteminin devreye sokulacak kayıpların telafi edilmesi.

5- Afet bölgesinde (bölgelerinde) iyileştirme ve yeniden inşa çalışmaları birlikte ve iç içe olarak yürütülürken, özellikle kentsel alanda afete uğramış kentsel mekanın imarına yönelik çalışmalara yönelinmelidir. Modern kentlerin oluşumunun bir dizi ekonomik ve tarihsel aktivitelerin bir süreç boyunca gelişmesinin sonucu olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle kentlerin yeniden inşasında afete uğramış kentlerin yaşadığı tarihsel süreç, ekonomik ve sosyal yapı, kentin kültürel mirası gibi hususların göz önünde tutulması gerekmektedir.

Afetlerden, özellikle de depremlerden sonra afet bölgesindeki yapıların tamir edilmesi/güçlendirilmesi yöntemiyle afet öncesi durumunu kazandırma çalışmaları sıklıkla görülmektedir. Bu çalışmalarda mevcut yasal düzenlemelerle “afet öncesi” duruma kavuşturma amaçlanmaktadır. Ancak gerçek hayatta afet öncesi duruma kavuşturmak yeterli olmamakta, riskin artarak devam etmesi sonucunu doğurmaktadır.

Afet sonrası yapılacak iyileştirme (onarım ve güçlendirme) çalışmalarında yasaların bağlayıcı hükümlerinin ötesinde fleksibil olunarak, duruma uygun hassasiyette yaklaşılmalı ve daha sonra karşılaşılabilecek sismik riski azaltıcı projelerin yapılması gerekmektedir.
İyileştirme ve yeniden inşa aşamasında yapılacak işlerde zamanlama büyük önem taşımaktadır. Bazı çalışmalar kısa sürede tamamlanıp bitirilmeli (geçici iskan, su, elektrik sağlanması gibi) bazı hizmetlerin ise bir kaç yıl sürecek faaliyetlerden oluşacağı göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle afetle ilgili toplumsal ve uluslar arası duyarlılığın devam ettiği kısa ve orta vadeli zaman sürecinde (1 hafta ile 3 ay arası) acil iyileştirme programının tamamlanması gereklidir. Orta ve uzun vadeli süreçte toplumsal duyarlılığın ve kamuoyu ilgisinin daha başka bölgelere ve konulara kayabileceğini göz ardı etmeden uzun vadeli iyileştirme ve imar hizmetlerinin uygulanması sağlanmalıdır.Afet yönetimi ve planlamasında iyileştirme ve yeniden inşa aşamasıyla birlikte ilerde olabilecek muhtemel afetlere hazırlık ve zarar azaltma aşamasıyla da temas başlayacaktır.

Yapılacak kapsamlı afet yönetim planlamalarında bir önceki süreç, bir sonraki sürecin de destekleyicisi ve yardımcısı olacaktır.

Okullarda Tehlikelere Maruz Değerler- Zarar Görebilirlik
 
Okulların karşı karşıya kalabileceği her türlü tehlike temel olarak 3 ana değişkeni etkileyecektir. Bunlar mekân, insan ve eğitim sürekliliğidir. İşte okullar için hazırlanacak okul afet planlarının ana hedefi bu 3 değişkenin tehlikeler karşısında en az zarara uğramasıdır. Eğitim sürekliliği; Tehlikenin binayı veya insanları etkilemesi durumunda eğitimi ne kadar etkileyeceği, eğitimde kesintiye yol açıp açmayacağıdır.

Afet Planlama sürecinde Zarar Azaltma, Tehlike Avı, risk analizi gibi çalışmaların yürütülmesinde kullanılabilecek bazı formlara ait örnekler ise şunlardır:
Genel Bilgiler Formu: Oda, derslik, ofis ve katlardaki mevcut durumun tespit edilmesinde kullanılır. Yangın söndürücülerin, varsa yanıcı ve tehlikeli maddelerin yeri ve durumu ile tahliye sırasında sorun oluşturacak materyallere ait bilgileri içerir.
Durum Tespit Detay Formu: Tehlike avı için, oda, derslik, laboratuvar ve ofisler için detaylı bilgi elde edilmesi için kullanılan bir formdur.
Tehlike Profili Belirleme Formu: Risk Analizi için kullanılmak üzere, her bir tehlikenin oluşum sıklığı ve etkileme şiddeti ile ilgili bilgilerin toplanmasını sağlayan bir formdur.
Zarar Azaltma Planı Formu: Tehlike Avı ve Risk analizi çıktıları doğrultusunda zarar azaltma planlamasının yapılması için kullanılan bir formdur.
Acil Durum Raporu Formu: Yaşanan her bir olay veya acil durum sonrasında ilgili servislerden gelecek bilgiler doğrultusunda gerektiğinde kullanılmak veya bir üst kuruma sunulmak amacıyla Okul Afet Yönetimi Kurulu Başkanı tarafından doldurulması önerilen formdur.
Malzeme Bilgi Formu: Acil durum anında kullanılmak üzere gerekli ihtiyaç malzemelerinin depolanarak takip edilmesini kolaylaştıracak formdur.

TAHLİYE
Tahliye operasyonları koruyucu niteliktedir. Afetin durumuna göre tahliye, olay gerçekleşmeden önce veya sonra yapılabilir. Eğer tehlike önceden tespit edilebiliyorsa ve erken uyarı sistemi mevcutsa, olay gerçekleşmeden önce tahliye başlatılabilir ve insanların gereksiz yere risk altında kalması engellenebilir; fakat önceden haber alma ihtimalinin olmadığı durumlarda bu işlem, olay gerçekleştikten sonra uygulanır. Bu durumda tahliye afet sonrası olumsuz koşullar altında gerçekleştirileceğinden, tahliye edilen topluluk daha büyük risk altında olacaktır.

Doğa olayları, insan veya teknolojiden kaynaklanan bir tehlikenin risk oluşturması durumunda, tehlikeden etkilenen veya etkilenme ihtimali olan kişilerin daha güvenli bir yere taşınmasına “tahliye” denir.Toplu tahliyeler yetkili makamların yönetimiyle ve yardımıyla yapılmaktadır. Bu süreçte tahliye edilen kişiler risk altında olabileceği için, tahliye çok iyi planlanır ve dikkatlice yürütülür.Başarılı tahliye yapabilmenin tek yolu tahliye planını düzenli tatbikat yaparak uygulamak ve planı düzenli aralıklarla güncellemektir.

Aynı durum bireyler için de söz konusudur. Herkes evi için de bir tahliye planı yapmalı, işyeri ve okul gibi zamanının çoğunu geçirdiği yerler için geliştirilmiş tahliye planlarını öğrenmeli ve olay anında bu planlara göre hareket ederek, acil durum işaretlerini izlemeli ve tahliye sorumlularının direktiflerine uymalıdır.

Bir tahliye planı hazırlarken öncelikle şu konulara dikkat edilmelidir:
1-Tahliye kararı verecek mercinin belirlenmesi
2-Tahliye ekibinin belirlenmesi
3-İkaz ve uyarı sisteminin kurulması
4-Tahliye yollarının belirlenmesi ve işaretlenmesi
5-Toplanma yerinin belirlenmesi
Yangın veya şiddetli bir depremde uygulanacak standart prosedür, Bina Tahliyesi'dir.
    
Okul İdaresi
Bina tahliyesi için Yangın alarmını çalıştırınız. Öğrenciler ve okul çalışanlarına içeride kalmalarını veya dışarıdaki sığınma alanlarına gitmelerini anons ediniz.
Durum uygunsa, tüm kapı ve pencereleri kapatınız ( yangın durumunda).
Durum uygunsa havalandırma sistemini kapatınız.
Uygun şekilde Olay Yönetim Sistemini(Kriz masasını) devreye sokunuz.
Yeni gelişmelerden haberdar oldukça güncelleme ve talimatları oluşturup takip ediniz.
Toplanma Alanında öğrencilerle haberleşme devamlılığı sağlayınız. Yeni prosedürleri düzenli olarak duyurunuz. (örneğin; “Güvenli bir Yere Sığın”, Binaya Geri Dön, Yerinde Sığın, Öğrenci Teslimi ya da acil durum veya tatbikat sona erdiğinde Tehlike Geçti anonsunun yapılması).
    
Tüm Personel
 Önceden sınıflarda yangın ve deprem prosedürlerinin nasıl uygulanacağına dair tatbikat yapılır. Tahliye esnasında özel yardıma ihtiyacı olacak öğrencilerle personel belirlenir. Bu kişilere nasıl en iyi şekilde yardım edilebileceği kendilerinden öğrenilir. Personele de öğrencilere nasıl yardım edecekleri önceden öğretilir. Yardıma muhtaç engelli öğrencilerin çok sayıda olduğu okullarda en yakında bulunanlar arasından gönüllüler seçilip eğitilir. Ziyaretçilere yardımcı olunma konusunda da hazırlık yapılır.

Afetler sonrasında en hızlı ve etkili şekilde bulunduğumuz mekânların tahliyesinin sağlanabilmesi için;
1-Yetkililerin hoparlör, radyo gibi çeşitli iletişim araçlarından yapacakları uyarılar doğrultusunda hareket etmeliyiz.
2-Koruyucu giysiler ve sağlam ayakkabılar giymeliyiz.
3-İlaç, kimlik gibi kişisel eşyalarımızı yanımıza almalıyız.
4-Kapımızı kilitlemeliyiz.
5-Yetkililerin belirttiği tahliye yollarını kullanmalıyız.
6-Afet sonrası binada yapısal bir hasar yoksa (bu konuda yetkililer tarafından bize bilgi verilmişse) içeride kalmak güvenlidir.
7-Elektrik şalterini, su ve doğalgaz vanalarını kapatmalıyız.
8-Tanıdıklarımıza nereye gittiğimizi haber vermeliyiz.
9-Yalnız yaşayan, yaşlı ve engelli komşularımıza yardımcı olmalıyız.
10-Evcil hayvanlarımız için önlem almalıyız.
11-“Tehlike geçti” değerlendirmesi yapılana kadar binaya hiçbir nedenle tekrar girmemeliyiz.

Neden Hazırlanmalıyız?
Afetler her zaman, her yerde olabilir ve sonuçları korkutucu boyutlar alabilir.Evlerimizi terk etmek zorunda kalabiliriz.Aile bireyleriyle haberleşmemiz ilk anda mümkün olmayabilir.Afette görevli kurumlar ihtiyaçlarımızı hemen karşılamayabilir.Yaşanabilecek bu olumsuzluklardan dolayı afet anında düşünecek vaktimiz olmayabilir ya da sağlıklı kararlar alamayabiliriz.Tüm bu nedenlerden dolayı bizler öncelikle kendimiz ve ailemiz için afetlere karşı hazırlanmalıyız.
Nasıl Hazırlanmalıyız?
1-Aile Afet Planımızı hazırlayarak
2-Tehlike Avı yaparak
3-Afet ve Acil Durum Çantamızı hazırlayarak
4 Afete hazırlık eğitimleri alarak

ACİL DURUM ÇANTASI
Ev halkımızın afet ve acil durumlarda ihtiyaç duyabileceği temel maddelerin bir araya toplanmasıyla bir Afet ve Acil Durum Çantası oluşturmamız gerekmektedir. Oluşturacağımız çantanın afet anında kolay ulaşılabilir bir yerde ve taşınabilir boyutta olmasına özen göstermeliyiz.

Afet ve Acil Durum Çantası'nda Neler Olmalı?
Yeterince su ve yiyecek maddesi
Hijyen malzemeleri
Koruyucu giysiler ve yağmurluk
Battaniye veya uyku tulumu
Kişisel ilkyardım çantası ve devamlı kullandığınız ilaçların yedekleri
Çadır
Çakı, düdük, kağıt ve kalem
Pilli radyo, el feneri ve yedek piller
Önemli evraklar

Afet ve Acil Durum Çantası'nı hazırlarken ailemizde özel durumu olan bireylerin ihtiyaçlarını da dikkate almalıyız ve çanta içeriğini bu duruma göre hazırlamalıyız.

Engelliler İçin
1-Engelliliği ispatlayan belgeler    2-Varsa engelli kimlik kartı
3-Yedek protezler                      4-İlaçlar ve reçeteleri

Küçük çocuk veya bebekler için
1-Bebek maması    2-Biberon   3-Emzik     4-Çocuk bezi    5-Oyuncak

Yaşlılar için
1-Tıbbi belgeler    2-Yedek protezler       3-İlaçlar ve reçeteleri
Afet ve Acil Durum Çantamızı hazırlarken evcil hayvanlarımızın da ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıyız.Afet ve Acil Durum Çantası içerisine koyulacak; yiyecek, içecek, ilaçlar ve hijyenik malzemelerin son kullanma tarihlerine dikkat etmeliyiz. Giyecekleri seçerken mevsim özelliklerini dikkate almalıyız.Afet ve Acil Durum Çantası içerisindeki tüm malzemeleri 6 ayda bir kontrol ederek yenilemeliyiz

DOĞAL AFETLERDE İLK YARDIM
Afet; doğal yada doğal olmayan ani bir olay sonucunda çok sayıda insanın yaralanması yada ölmesi veya mal ve mülkün zarar görmesi ve bu sırada yerel ilk yardım ve kurtarma kaynaklarının yetersiz kalması olarak tanımlanır.

Deprem de çoğu zaman zarar veren doğal afetlerden birisidir. Deprem gibi afetlerde yaralıya müdahelede ilkyardımı iyi bilmek; herhangi bir enkazdan hayat kurtarabilmek için son derece önemlidir. En sık karşılaşılan yaralanmalar; iç ve dış kanamalar, kafa, göğüs, karın, göz yaralanmaları, ezik veya kırıklar ve yanmalardır. Enkaz altından yaralı çıkarırken dikkat edilmesi gereken pekçok husus var. Aceleye getirilen kurtarma girişimleri sonucunda yeni kanamalar, yeni kırıklar meydana gelebilir, ağır yaralanmalar oluşabilir. İlk kural, yaralının vücudunun katlanmadan, boynunun ve belinin sağa sola, arkaya öne kıvrılmadan, vücut boyunca çekilerek çıkarılması. Bu esnada yaralının vücudunun değişik bölümlerinin halen sıkışık olması ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır.

İlkyardım teknikleri yeterince bilinmezse, hayat kurtaracağım derken yapılan yanlışlıklar yaralının durumunu daha da ağırlaştırabilir.


Ana Kurallar: 
Önce kendinizin ve çevrenizin can güvenliğini sağlayın.
Çevrede ilkyardım konusunda daha deneyimli birisi varsa, ana müdaheleyi ona bırakın ve yardımcı konuma geçin.
 Soğukkanlı ve çevrenizi sakinleştirecek şekilde davranın.
Yaralıyı soğuk kanlı ve hızlı bir şekilde değerlendirin.
Bilmediğiniz konuda müdahale etmeyin.
Yaralıyı ve yakınlarını sakinleştirin.
Olay yerine ulaşan sağlık personeline detaylı ve doğru bilgi verin.

Temel İlkeler: 
Tehlike: Yaralı ya da hastanın bulunduğu yerin gaz, elektrik vb. kaçağı gibi tehlike içerip içermediğini saptayın.
Taşıma: Yaralı ya da hastanın tehlikeli bölgeden çıkarılması, ilkyardımın daha uygun koşullarda yapılacağı yere aktarılması veya ambulansa nakli sırasında, yaralanma ya da hastalığın durumuna uygun ve durumu kötüleştirmeyecek şekilde taşıyın.
Triyaj (Ayırma): Birden çok yaralı veya hasta olduğu durumlarda müdahele öncelik sıralamasını dikkatle yapın ve buna uyun.
Tanı: Hasta veya yaralının solunum, dolaşım, kanama, şok, bilinç gibi yaşamsal öneme ait durumlarına öncelik verin.
Haberleşme: Olayı haber vererek gerekli sağlık, itfaiye, güvenlik ekiplerinin olay yerine gelmeleri sağlanmalı. Öncelikle yaralının hava yolunun ve solunumunun açık olup olmadığını kontrol etmek gerek. Bunu yaralının ağzına ve burnuna ağzınızı yaklaştırarak yapabilirsiniz. Şah damarından kalp atışı olup olmadığını kontrol edin.

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

1.YORUMLARA ADINIZI VE ŞEHRİNİZİ YAZINIZ. BU BİLGİLER YAZILMAZSA CEVAP VERİLMEYECEKTİR
2.SORULAR ONAYLANDIKTAN SONRA YAYINLANACAKTIR.
3.GMAİL HESABI OLANLAR YORUMU YAZDIKTAN SONRA ALTTAKİ BENİ BİLGİLENDİRİ TIKLARSANIZ SORULARA VERDİĞİMİZ CEVAPLAR MAİL ADRESİNİZE GELECEKTİR
4.KÜFÜR VE ŞİDDET İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR

Don't Miss
© all rights reserved
made with by templateszoo