SAHTE RAPORLARDAN HERKES RAHATSIZ

YÜKSEKÖĞRETİME Geçiş Sınavı'na (YGS) 1 ay kaldı ve her yıl yaşanan manzara yine tekrarlanıyor. Lise son sınıflar boşalmış, öğrenciler okul yerine dershane sıralarını doldurmuş durumda. Çünkü sınava hazırlanan öğrenciler sağlık kuruluşlarından sahte raporlar alıyor. Adana İl Milli Eğitim Müdürü Ali Selamet'in dün söyledikleri de durumu anlatıyor: "Bir Anadolu lisemizde 180 öğrenci var, 140'ı raporlu."
Bu durum sadece Adana'daki Anadolu lisesinde yaşanmıyor. Şu günlerde hangi okula giderseniz gidin, son sınıfların kapısını açtığınızda ya birkaç öğrenciyle ya da boş sınıfla karşılaşıyorsunuz. Tıpkı her yıl sınavlar öncesinde görüldüğü gibi. Eğitimciler de veliler de rahatsız. Bir yandan 17 yaşındaki gençler "sahtekârlık" yapması için teşvik edilirken, diğer yandan da aileleri 350 TL'yi bulan paralar ödeyerek çocuklarına "sahte rapor" alıyor.

Rapor almanın yasak olduğunu ve sahte rapor alan öğrencinin de ona rapor veren hekimin de belirlenerek yaptırımla karşılaşacaklarını söylemek de bunu engellemiyor. Üstelik yasal olarak da "rapor aldığı için başarılı bir öğrenciyi de devamsızlıktan sınıfta bırakma hakkınız" yok. Çünkü bununla ilgili verilmiş mahkeme kararı sizi engelliyor. Devamsızlıktan sınıfta bırakılan ve üniversiteye yerleşen bir öğrencinin açtığı davaya göre eğer öğrenci her iki dönem geçerli not alırsa ona sınıf tekrarı yaptıramazsınız.
Eski Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş (Çubukçu) "Öğrencileri sahtekârlığa alıştırmayalım" diyerek, rapor yerine velilerin "çocuklarının izinli sayılmasına ilişkin dilekçe vermelerini" yeterli bulmuş, rapor alınmasını durdurmuştu. Bu uygulama 2 yıl sürdü. Ömer Din-çer'in bakanlığı döneminde ise genelge kaldırıldı ve "sahte rapor alanların da verenlerin de şiddetle cezalandırılacağı" açıklandı. Bu açıklamanın etkili olmadığı da görüldü. Rapor alınmaya da verilmeye de devam edildi. Tıpkı bu bu yıl olduğu gibi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'dan ise henüz sınıfların boşalmasına yol açan raporlarla ilgili bir açıklama yok. Ya sessiz kalarak öğrencilerin "sahtekârlık" yapmasına izin verecek ya da Baş dönemindeki gibi velinin iznini yeterli görecek.
Her iki durumda da 180 iş günü açık olan okulun 45 gününü öğrenciler okuldan uzak geçirecek.
PERVİN KAPLAN
HABERTÜRK