657 SAYILI DEVLET MEMURLAR KANUNU DEĞİŞECEK
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik her yerinden su almaya başlayan 657 Sayılı Devlet memurları Kanunu’nun Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirterek, "Bu yasa artık yama kaldırmayacak kadar yıprandı. Çalışanın emeğinin tam karşılığını veren, kamu hizmetinde verimliliği esas alan, Türkiye’nin dinamizmine ayak uyandıran sistemi hayata geçirmemiz lazım. Koltuğundan güç alan değil, koltuğuna güç katan personeli hayata geçirmemiz lazım. Kendini yenileyen, nitelikli insanları kamu hizmetine katmak istiyoruz" dedi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali
Kumbuzoğlu, vatandaşa kaliteli hizmet vermeyi planladıklarını
söyleyerek, "İdeal kamu yönetimi oluşturmanın yanında, üretken ve
verimli kamu çalışanı kimliğini oluşturmak en önemli görevimizdir" dedi.
KAMU HİZMETİ, İŞ AHLAKI YIKILMAK İSTENMEKTEDİR
KESK Genel Başkanı Lami Özgen, kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal ve
özlük haklarında ciddi gerilemeler yaşandığını belirterek, "Vatandaş
yerine müşteri, kamu binası yerine ticarethane mantığının egemen
kılınmasıyla kamu hizmeti, iş ahlakı yıkılmak istenmektedir. Kamuda
esnek çalışma ve bireysel performansa dayalı istihdam biçimlerinin
uygulanmak istendiği, bununla doğrudan bağlantılı olarak kamu
emekçilerin iş güvencesinin kaldırılması için hazırlıklar yapıldığı
artık sır olmaktan ortadan çıkmıştır" diye konuştu.
İŞ GÜVENLİĞİ TEHDİT ALTINDA
Lami Özgen, yeni anayasa hazırlığı konusunda kamu emekçilerinin yok sayıldığını açıklayarak, şöyle konuştu:
"Kamu emekçilerin istihdam biçimlerinde her geçen gün güvencesizliği
dayatan, çalıştırma statülerinde istihdam edilenlerin sayısı katlanarak
artmaktadır. Kamu emekçileri için de kazanılmış en önemli hakların
başında iş güvenliğinin tehdit altında olduğunu görüyoruz. Memurun işine
son vermek için idareye oldukça geniş yetkiler verilirken, gerçek bir
iş güvencesinden bahsetmek mümkün değildir."
İŞ GÜVENCESİNİ KALDIRMA GREV SEBEBİDİR
Hükümetin düzenlediği kanunların sorumluluğunu kamu emekçilerine
attığını söyleyen Lami Özgen, "Oluşturulmak istenen kamu personel
rejiminin kamu istihdamına kuralsızlık ve güvencesizliği artırmaktan
başka bir şeye yaramayacaktır. Kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesini
bile ortadan kaldırmayı hedefleyen girişimler bizim için grev
sebebidir" dedi.
KAMU-SEN GENEL BAŞKANI: KAMUDA ÜCRET SİSTEME KARMAŞIK BİR HAL ALMIŞ
Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, kamu hizmeti sunan ve
faydalananların hoşnut olmadığını söyleyerek, "Kamuda ücret sistemi
karmaşık bir hal almış, kamu görevlileri mali haklarını dahi bilemez
hale gelmiştir. Atama, sicil, yer değiştirme, terfi gibi bir çok konuda ise ciddi sorunlar baş göstermiştir" diye konuştu.
ATAMALAR KEYFİ YAPILIYOR
İsmail Koncuk, kamudaki terfi ve atamaların idarecinin keyfine göre yapıldığını dile getirerek, şöyle konuştu.
"Kamuya 400 bine yakın sözleşmeli eleman alınmıştır. Kamudaki taşeron
şirketlerde çalışan eleman sayısı 20 binden 500 bine dayanmıştır. Çağrı
usulüne göre kısmi zamanlı, geçici, esnek istihdam modelleri
dayatılmakta, kayıt dışı istihdam hızla artmaktadır."
Hükümetin kamuda fazla macera aramaması gerektiğini belirten İsmail Koncuk, sözleşmeli istihdamına son verilmesini istedi.
NE GİYİYORSANIZ ÇALIŞANLARA DA GİYDİRİN
Konuşmasını bakan Faruk Çelik’e dönerek sürdüren İsmail Koncuk, "Her
zaman söylüyorum çalışanlara yediklerinizden yediriniz, içtiklerinizden
içiriniz, giydiklerinizden giydiriniz. Yani bu ülkeyi yönetenler,
bakanlar, bürokratlar, valiler, müsteşarlar, ne yiyorsa, ne giyiyorsa ne
içiyorsa çalışanlara da aynı şeyi veriniz. İş güvencesi konusu da çok
önemli. İş güvencesini almak gibi bir keyfiyet yüzde kaç oy alırsanız
alın hakkınız değildir. Bunun hesabını kamu çalışanları sizden sorar ve
burnunuzdan fitil fitil getirir. Bunu böyle söylüyorum" diye konuştu.
MEMUR-SEN: KIYAFETİ YASAKLAYAN AYIP ORTADAN KALDIRILMALI
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, memurlara dayatılan kılık
kıyafet yasağının ortadan kaldırılması gerektiğini ifade ederek, şunları
söyledi:
"Son yıllarda vesayetin sona ermesine yönelik ciddi adımlar atılmasına, 12 Eylül ürünü Anayasa’nın en az 3’te 1’nin değişmesine rağmen, 12 Eylül darbesi ürünü olan memurlara kılık kıyafet yasağı dayatan yönetmelik
halen durmaktadır. Darbenin anayasasını değiştiren millete, ’bu
yönetmeliği değiştirmek kolay değil’ demek gerçekçi olmaktan uzaktır.
Maalesef varlığını sürdüren bu yasaklar manzumesi yönetmelik, kamu
görevlilerinin ayakkabısının boyasından saçının taranış şekline kadar
her şeyine karışmaktadır. Kamu görevlilerinin kılık-kıyafetlerini
özgürce tercih etmesine karşı çıkmaktadır. Başta çocuklarımızı emanet
ettiğimiz öğretmenler olmak üzere tüm kamu görevlilerine kendi
kıyafetlerini seçme özgürlüğü tanımıyoruz, bu memurlara yapılabilecek en
büyük hakarettir. Memur-Sen olarak, kılık- kıyafet yasaklayan bu
ayıbının sona erdirilmesi için özgürlük için 10 milyon imza kampanyası
başlattık, toplanan imzaları Başbakanlığa yakında teslim edeceğiz. Buna
rağmen yasak kalkmazsa kamu işyerlerinde sivil itaatsizlik göstererek
serbest kıyafetle işe gelip gitmeye başlayacağız. Fiili durum
oluşturacağız."
FARUK ÇELİK: DEĞİŞİM ZORUNLULUK HALİNE GELDİ
Bakan Faruk Çelik dünyada her alanda ciddi değişimler yaşandığını
açıklayarak, "Değişim artık kendisini dayatmaktadır. Değişim tercih
olmaktan çıkmış zorunluluk haline gelmiştir" dedi.
Faruk Çelik, Türkiye’nin 1923’ten 2012’ye kadar yorulduğunu belirterek, "Türkiye son 10
yılda yakaladığı istikrar sayesinde her alanda yenilenme ve onarım
sürecini yaşadı. 1923’ten 2012’ye kadar yıpranan ve yorulan Türkiye’nin
her organını adeta servis bakımına aldık. 2002 öncesinde çığ altında
kalan Türkiye, yaptığımız reformlarla çağ atladı. Ekonomik kalkınmanın
yanında demokratik kalkınmayı da gerçekleştirdik. Bürokrasiyi azaltan,
devletin vatandaşa doğrudan temasını sağlayan e-devlet
ve e-reçete gibi pek çok uygulamayı hayata geçirdik. İstediğimiz
seviyede değiliz. Ulaştığımız her aşamada eksikliklerimiz görüyoruz"
diye konuştu.
657 SAYILI KANUN İHTİYAÇLARA CEVAP VERMİYOR
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun her yerinden su almaya başladığını açıklayan Faruk Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son 1,5 yılda sosyal güvenliğe ve çalışma hayatına yönelik
vatandaşları rahatlatan düzenlemeler yaptık. Önümüzde önemli bir viraj
kaldı. Her yerinden su almaya başlayan 657 sayılı kanun, günümüz
Türkiye’sinin ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bu yasa artık yama
kaldırmayacak kadar yıprandı. Her kurumun mevzuatında yavru 657’ciklerin
başladığı bir süreçle karşı karşıyayız. Kamuda memur, sözleşmeli
personel, geçici personel, işçi, geçici işçi gibi değişik ad ve
statülerde personellerin istihdam edildiğini biliyoruz. Ücret unsurları
bile sayılamayacak unsura ulaştı. Dağınık ve savruk bir mevzuat var.
Devlet bütçesinin yaklaşık 3’de 1’inin personel giderine ayrılıyor.
Böyle bir kaynağın verimli kullanılmasını sağlamak, vatandaşa kaliteli
hizmet sunmak için gerekli
mevzuat düzenlemesini yapacağız. Çalışanın emeğinin tam karşılığını
veren, kamu hizmetinde verimliliği esas alan, Türkiye’nin dinamizmine
ayak uyandıran sistemi hayata geçirmemiz lazım. Koltuğundan güç alan
değil, koltuğuna güç katan personeli hayata geçirmemiz lazım. Kendini
yenileyen, nitelikli insanları kamu hizmetine katmak istiyoruz. Çok
personel iyi ve kaliteli hizmet anlamına gelmez. Niceliği değil,
niteliği esas almalıyız. Türkiye’nin gelecek 50 yılına damga vuracak
personel sistemini sosyal taraflarla diyalog çerçevesinde hayata
geçireceğiz."
İŞ GÜVENCESİ ÖNEMLİ
İş güvencesinin verimlilikle birlikte ele alınması gerektiğini belirten
Faruk Çelik, "İş güvencesi tabi ki kamu çalışanları için önemli.
Verimlilik içeriyorsa, iş güvencesinin anlamı vardır. Verimliliği
göremiyorsanız buna karşı önlem alınmalıdır. İş güvenliğini verimlilikle
birlikte ele alınmalı, masada tartışılmalıdır. Bu çalıştayda herkes
kendi gerçeklerini söylüyor. Biz de söyleyeceğiz. Bu sistem yürümüyor.
İhtiyaçlara cevap vermiyor. Sosyal diyalogu çok önemsiyoruz. Taraflar
var bu işin içinde. Hükümeti taraf görmemek, hükümeti işin kanadı
görmemek, milli iradeyi işin kanadı görmemek doğru olmaz. Bu süreçlerde
maksimum uzlaşı düzeyi var. Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bunda da
başarılıyız. Diyalog kapısını kapatmadık. Samimi olduk. Samimi olarak
çalışmamızı sürdürüyoruz. Sosyal güvenlik reformunun getirilerini
görmemizden gelebilir miyiz? Bu toplantıyı kimse başka bir yere
çekmesin. Bu başlangıç seri olarak devam edecek. En güzeli ve en doğruyu
elde etme adına bunu başlangıç olarak değerlendiriyorum" dedi.
SÖZLEŞMELİ PERSONELİN KADROYA ALINMASI
Toplantıya verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Faruk
Çelik, yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personelin kadroya alınmasında
sorun yaşanmadığını açıklayarak, "Sözleşmeli personel sayısı 164 bin.
Pazartesi günü Bakanlar Kurulu’nda
sözleşmeli personelin mevcut durumuyla ilgili ve tarihçesiyle ilgili
bilgi sunacağız. Başbakanımızın verdiği talimat ki, yerel yönetimlerdeki
sözleşmeli personelin kadroya alınması konusu zaten sorun teşkil
etmiyor. O düzenleme olacak. Sözleşmeli çalışan konusunda Bakanlar
Kuruluna detaylı bilgi vereceğiz. Süre sınırlaması düşünüyoruz. 4 Haziran 2011 itibariyle 21 bin civarında yerel yönetimlerde sözleşmeli personel var" dedi.
BAŞÖRTÜSÜ İSTİKBALE ENGEL OLMAMALI
Başı açık olmadığı için diploması işlevsiz hale gelen bir kişinin haksızlığı uğradığını söyleyen Faruk Çelik, şöyle konuştu:
"Türkiye demokratikleşme konusunda önemli adımlar atıyor. Milletle
devlet her gün daha da barışık hale geliyor. Bir gencimiz üniversiteyi
bitiriyor. Ama başı açık olmadığı için bu diploması işlevsiz hale
geliyorsa tabi ki bu ciddi bir haksızlığı da beraberinde getiriyor.
Türkiye bu konuları tartıştı. Bu sorunların aşılması gerekiyor. Bu
mesele insan merkezli ele alınmalı temel hak çerçevesinde ve diyalogla
ele alınmalıdır. Hoşgörü ortamında çözülmelidir. Ak Parti’nin genel bakışı bu. Üniversitelerde kızlarımızı okutamadık. Gittiler Amerika’ya,
dünyanın dört bir yanında okudular. Bunlar bizim Ayşelerimizdi,
Fatmalarımızdı. Bizim insanımızdı. Bunu getirip başörtülü, başı açık
hale dönüştürmenin anlamı yok. Her ailede başı açık insanımız var. Biz
dostça ve kardeşçe yaşarken bu insanımızın bu tercihlerini
istikballerine engel teşkil edecek şekle dönüştürmek doğru değil.
Bunları aşmamız lazım. Bu sorunun ortadan kalkacağını düşünüyorum. Bunu
meydan okuma tartışma ortamına dönüştürülmesi doğru değil. Haklar
çerçevesinde ele alınabilir."
Yorum Gönder
1.YORUMLARA ADINIZI VE ŞEHRİNİZİ YAZINIZ. BU BİLGİLER YAZILMAZSA CEVAP VERİLMEYECEKTİR
2.SORULAR ONAYLANDIKTAN SONRA YAYINLANACAKTIR.
3.GMAİL HESABI OLANLAR YORUMU YAZDIKTAN SONRA ALTTAKİ BENİ BİLGİLENDİRİ TIKLARSANIZ SORULARA VERDİĞİMİZ CEVAPLAR MAİL ADRESİNİZE GELECEKTİR
4.KÜFÜR VE ŞİDDET İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR