MÜDÜR YARDIMCILIĞI SINAVI İNKILAP TARİHİ NOTLARI 4
TÜRK İNKILABI
Cumhuriyetin İlanının Sonuçları ;
5-ÇOK PARTİLİ REJİM DENEMELERİ VE KURULAN SİYASİ PARTİLER :
Ayaklanmanın Sonuçları :
Atatürk’e göre; Çağdaş uygarlığa ulaşma yolunda, her engeli aşmak gereklidir.Atatürk,milletimizin kalkınmasının ancak bu yolla olacağını düşünmektedir.Bu sebeple Atatürk İnkılapları, çağı yakalamak ve ilerlemek şeklinde özetlenebilir.
Türk toplumunu , aklın,mantığın,bilimin ve tekniğin verileri doğrultusunda çağın gerektirdiği , çağdaş batı uygarlığı seviyesine çıkarmaktır.Mustafa Kemal çalışmalarını 1923 – 1938 döneminde genelde bu alanda odaklaştırmıştır.İKİNCİ TBMM DÖNEMİ :11 AĞUSTOS 1923 - 1 EKİM 1927
- İkinci Meclis Temel Devrimleri yapan meclistir.Bu nedenle İkinci Meclise “Devrim Meclisi” adı da verilir.
- İkinci Meclisin temel devrimleri gerçekleştirmesinde 4 Mart 1925’ te çıkarılan Takrir-i Sükun Yasasının önemi büyüktür.
İkinci Meclisin Yaptığı Başlıca İşler Şunlardır :
- 23 Ağustos 1923 : Lozan Antlaşmasını onayladı
- 13 Ekim 1923 :Ankara’yı başkent ilan etti
- 29 Ekim 1923 :Cumhuriyeti ilan etmiştir.Böylece rejimin adın belirlemiş,ilk cumhurbaşkanı seçerek devlet başkanlığı sorununu çözmüştür.
- 3 Mart 1924 :Halifeliği kaldırmıştır.
- 20 Nisan 1924 :Yeni bir anayasayı kabul etmiştir-1924 Anayasası.
- 1924 yılında :Türkiye İş Bankasını kurmuş ve tarım Kredi Birlikleri Yasasını çıkarmıştır.
- 1925 yılında doğuda çıkan Şeyh sait Ayaklanmasını bastırmıştır.
- 17 Şubat 1925 :Aşar Vergisini kaldırmıştır.
- 4 Mart 1925 :Huzur ve güveni yeniden sağlamaya yönelik Takrir-i Sükun Yasasını çıkarmıştır.
- 30 Kasım 1925 :Tekke ve Zaviyeler kapatılmıştır.
- 26 Aralık 1925 :Uluslar arası saat ve Miladi Takvim kabul edilmiş.Uygulama 1 Ocak 1926’dan itibaren başlamıştır.
- 17 Şubat 1926 :Türk Medeni Kanunu (Yurttaşlar Yasası) kabul edilmiştir.
- 5 Haziran 1926 :İngilizlerle Ankara Antlaşması yapılarak Irak sınırı çizilmiştir.
- 1 Temmuz 1926 :Kabotaj Kanunu ile, deniz taşımacılığı ulusallaştırılmıştır.
SİYASAL ALANDA İNKILAPLAR
1- SALTANATIN KALDIRILMASI : 1 KASIM 1922
- TBMM , 1 Kasım 1922’de Saltanat ve Halifeliği birbirinden ayırarak, saltanatı kaldırmıştır.
- Aslında Saltanatın işlevi 23 Nisan 1920’de TBMM’ nin açılmasıyla zaten sona ermişti.
- Mustafa Kemal savaş yıllarında ulusal birlik ve beraberliği bozmamak için, kamuoyunun hazır olmadığı düşüncesiyle , asla zamanlama yanılgısına düşmemiş aceleci davranmayıp bu nedenle saltanatı kaldırmamıştı.Saltanat şeklen İstanbul’da varlığını sürdürmüştür.
- Mustafa Kemal, Anlaşma Devletlerinin Londra Konferansında olduğu gibi Lozan dada aynı oyunu oynamaları (Barış görüşmelerine İstanbul Hükümetini de çağırarak Türk tarafında iki başlılık yaratmak ve bu şekilde güçsüz duruma düşürmek) üzerine Mustafa Kemal bu durumu fırsat bilerek Saltanatı kaldırmaya karar vermiştir.
- Lozan Barış görüşmelerine İstanbul Hükümetinin de çağrılması saltanatın kaldırılmasını hızlandırıcı bir rol oynamıştır.
Saltanatın Kaldırılmasıyla ;
- 623 yıldır devam den Osmanlı Saltanatı sona ermiştir.
- Laikliğe geçişin ilk aşaması gerçekleştirildi.
- TBMM, ülkenin tek temsilcisi haline geldi.
- İtilaf Devletlerinin ikilik çıkarma planları sonuçsuz kaldı.
- Cumhuriyetin ilanı için zemin hazırlandı.
- Birinci Meclisin yaptığı tek İnkılaptır.
- Demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmış oldu.
- Saltanat kaldırıldıktan sonra Halifelik Osmanlı soyundan gelen Abdülmecit Efendiye verildi.
A Ç I K L A M A :
- Saltanatın kaldırıldığı, Refet (Bele) Paşa tarafından Yıldız sarayında bulunan Vahdettin e bildirilmiştir.
- 4 Kasım 1922’de TBMM Hükümeti İstanbul’un idaresine el koymuştur.
- 16 Kasım 1922de vahdettin Halife Ünvanı ile İşgal Orduları Başkomutanı Harington’a sığınma mektubu yazmıştır.
- 17 Kasım 1922’de Vahdettin, Malaya adlı İngiliz Harp gemisiyle Malta’ya kaçmıştır.
- Vahdettin tahttan ve Halifelikten vazgeçmediğini belirtmiş ve ayrıca Türkleri İslam alemine şikayet eden bir mesaj yayınlamıştır.
- Bunun üzerine Vahdettin,Halifelikten çıkarılarak yerine Abdülmecit Efendi getirilmiştir.Halifelik müessese olarak varlığını bir süre sürdürmüş, 3 Mart 1924 tarihinde gereksiz görülerek kaldırılmıştır.
2-ANKARA’NIN BAŞKENT OLMASI : 13 EKİM 1923
- Ankara , Temsil Heyetinin bu şehre gelmesinden itibaren Milli Mücadelenin fiili merkeziydi.
- Kurtuluş savaşının kazanılmasından sonra yeni Türk Devletinin başkentinin neresi olacağı TBMM’de tartışılmaya başlandı.
- Milletvekillerinin bazıları , başkentin İstanbul olmasını savunurken bir kısmı da Ankara’nın başkent olması gerektiğini ileri sürüyordu.
- İsmet Paşa, Ankara’nın başkent olması ile ilgili tek maddelik bir kanun teklifini meclise sundu.Bu teklif kabul edilerek Ankara 13 Ekim 1923’te Yeni Türk Devleti’nin başkenti ilan edildi.
Ankara’nın Başkent Olmasında ;
- Türkiye’nin orta yerinde bulunması ve Askeri - Siyasi yönden güvenli bir konumda bulunması.
- Ülkenin her tarafıyla ulaşım ve haberleşme imkanlarına sahip olması
- Ülkenin her tarafına hizmet götürmeye elverişli bir konumda bulunması.
- TBMM’nin Ankara’da açılması ve Kurtuluş Savaşının idari merkezi olması.
Ankara ( Merkez )
İdari Birim Yönetici
İl Vali
İlçe Kaymakam Þ 1924 ANAYASA SINDA
Bucak Bucak Müdürü
Köy Köy Muhtarı
- 1930 yılında yapılan Belediye Yasası ile yerel yönetim esasları belirlenmiştir.
3- CUMHURİYETİN İLANI : 29 EKİM 1923
Cumhur , halk anlamına gelir.
Cumhuriyet ,Ulusal egemenliğe dayanan , yöneticileri halkın oyu ile seçilen devlet rejimlerine denir.
Cumhuriyetin İlanını Gerektiren Sebepler Şunlardır :
- Erzurum ve Sivas Kongrelerinde “ Ulusal İradeye “ dayalı bir yönetimden üstü kapalı bir şekilde söz edilmişti.
- 23 Nisan 1920’de TBMM’ nin açılması ile Ulusal Egemenliğe dayalı bir yönetime geçilmiştir.Ancak devletin adı konmamıştır.
- 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmış ,ancak rejimin adı ve devlet başkanının belirtilmediğinden sıkıntılar iyice artmıştır.Bu olumsuz durumun giderilmesi gerekiyordu.
- Mecliste hala Halifeyi devletin başkanı olarak görmek isteyen milletvekillerinin bulunması
- Yeni Türk Devletinin dışarıda rejimi ve devlet başkanı belli olmayan bir ülke olarak geçmesi doğru değildir.
- II: TBMM , 11 Ağustos 1923’ te açılarak çalışmalarına başlamıştır.II. Meclis dönemi İnkılapların en yoğun yapıldığı dönemdir.
- 1921 Anayasasında kabul edilen “Meclis Hükümeti” sistemi ile bakanlar , meclis içinden tek tek oylanarak seçilmekte idi.Bu durum meclis çalışmalarının aksamasına neden oluyordu.Ve 27 Ekim 1923’te Fethi Okyar başkanlığındaki hükümetin istifa etmesi ile sonbahar bunalımı diye adlandırılan bir hükümet bunalımı ortaya çıkmıştır.Ve yeni hükümet bir türlü kurulamamıştır.Bu bunalım bu konuda önlem almayı zorunlu hale getirmiştir.
- Mustafa Kemal yukarıdaki sorunlara son vermek için Kanun tasarısı hazırladı.Mecliste yapılan görüşmeler sonunda tasarı kabul edildi. Ve eni Türk Devletinin adı 29 Ekim 1923’ te Türkiye Cumhuriyeti şeklinde belirlenmiş oldu.
- Devletin ve rejimin adı belirlenmiş oldu.
- Devlet Başkanlığı sorunu çözümlendi (Aynı gün Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçilmiştir ) .
- Meclis Hükümeti sisteminden Kabine Hükümetine geçilmiştir.Böylece Cumhurbaşkanı başbakanı atayacak , başbakan bakanları seçecek ve Cumhurbaşkanı da kurulan bu hükümeti meclisin onayına sunacaktı.Böylece uyumlu ve eşgüdümlü hükümetlerin kurulup çalışması sağlanmıştır.
- Yapılacak devrimler için elverişli bir ortam yaratılmıştır.
- Demokratikleşme için önemli bir adım atılmıştır.Cumhuriyetin ilanı ile Halifelik yanlıları ile savaşım iyice su yüzüne çıkmış buda halifeliğin kaldırılması sorununu gündeme getirmiştir.
UYARI 1: İlk Cumhurbaşkanı :Mustafa KEMAL
İlk Başbakan :İsmet ( İnönü ) Bey
İlk Meclis Başkanı :Ali Fethi ( Okyar ) Bey’ dir.
UYARI 2:Cumhuriyet Atatürk Devrimlerinin temelidir.
Cumhuriyet Atatürk’ün Temel Devrimi , Cumhuriyetçilik ise Temel İlkesidir.
Cumhuriyeti bir tarlaya , Atatürk Devrimlerini de tarlaya ekilen tohuma benzetebiliriz.Nasıl ki toprak olmadan
tohumun filizlenip yaşam bulması olanaksızsa , Cumhuriyette tıpkı öyledir.
4- HALİFELİĞİN KALDIRILMASI : 3 MART 1924
Halifelik ,Hz. Muhammet’in ölümüyle ortaya çıkan dinsel bir kurumdur.
Tarihsel Süreçte Halifelik
- 632 – 661 ® Dört Halife Devri
- 661 – 750 ® Emeviler
- 750 – 1258 ® Abbasiler
- 1258 – 1517 ® Memlükler
- 1517 – 1924 ® Osmanlılar
- Halifelik Osmanlılara 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferinde geçmiştir.
- Osmanlıların Halife Ünvanlı ilk padişahı Yavuz Sultan Selim’dir
- Son Halifesi ise Osmanlı soyundan gelen Abdülmecit Efendidir ( halife ünvanlı son Osmanlı padişahı ise Vahdettin’dir).
- Mart 1924 tarihinde kaldırılmıştır.
Halifeliğin Kaldırılma Nedenleri
- Saltanatın kaldırılması sırasında Halifelik Makamı , saltanattan ayrılmış ve TBMM Osmanlı soyundan gelen Abdülmecit Efendiyi Halife seçmişti.
- Ancak bir süre sonra meydana gelen olumsuz gelişmeler Halifeliğin kaldırılmasını zorunlu hale getirmiştir.
Bu Gelişmeler Şunlardır ,
- Abdülmecit Efendinin TBMM’ye karşı olanlarla işbirliği içersine girmesi
- Bazı TBMM üyelerinin Halifeyi meclisin üzerindeymiş gibi görmeleri
- Halifeliğin eski rejim taraftarlarının sığınacağı merkez haline gelmesi
- Abdülmecit’in halife gibi değil Padişah gibi davranması,gösterişli Cuma namazları düzenleyerek yeni rejim aleyhinde propaganda yapması ve fırsat buldukça Osmanlı hanedanlığından söz etmesi.
- Çeşitli dış güçlerin halifeliğin korunması konusunda İsmet Paşaya baskı yapmaları.
- Halifeliğin ümmet fikrine dayanması , yeni Türk devletinin ise Ulusçuluk ve Laikleşme temellerine Cumhuriyet rejimini benimsemesi ve bu iki fikrin birbirinden ayrı olması.
- Halifeliğin Ulusal Egemenlik fikrine ters düşmesi
- Orduda görevli üst düzey subayların halifenin tutum ve davranışlarından rahatsız olmaları
- Halifelik Kurumunun Cumhuriyet yönetimine ve devrimlere zarar verebileceği endişesi
- Devrimlerin yapılabilmesi için Halifelik engelinin aşılması gerekliliği
- Ve nihayet 3 Mart 1924 tarihinde Halifelik Makamı kaldırıldı.
Halifeliğin Kaldırılmasının Sonuçları
- Laikliğe geçişin en önemli aşaması gerçekleştirildi
- İnkılapların gerçekleşmesini engelleyen en önemli güç ortadan kalktı.
- Ümmetçilik arayışları sona erdi ve ulusal egemenlik daha da pekiştirildi.
- Geriye dönüş , eski rejime dönüş yolları kapatılmış tıkanmış oldu.
Halifeliğin Kaldırılmasıyla Birlikte Gelişen Olaylar
- Şeriye ve Evkaf Vekaleti (Şeriat İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) kaldırılmış. Bunların yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
- Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırılıp , yerine Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı kurulmuştur.(Bundaki amaç ordunun siyasete karışmasının önlenmek istenmesidir.)
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimin Birleştirilmesi ) çıkarılarak , eğitim ve öğretimde birleşme sağlanmış ve laikleşme yolunda adımlar atılmıştır.
- Osmanlı ailesine dahil tüm kişilerin gelecekte halifelik ve Saltanat iddiasında bulunmalarını engellemek içim Osmanlı Ailesinden olanların tümü yurt dışına çıkarılmıştır.
A-CUMHURİYET HALK FIRKASI :9 EYLÜL 1923
- Birinci TBMM farklı kesimlerden ve düşüncelerden oluşan milletvekillerinden oluşuyordu.Farklı düşüncelere sahip milletvekilleri zamanla kendileri gibi düşünen milletvekilleri bir arya gelerek çeşitli gruplar kurdular.
Bu Gruplar Şunlardır :
- Halk Zümresi :Sosyalist düşünce eğilimli kişilerden oluşmuştur.
- Tesanüt(Dayanışma) Grubu :Eski İttahat ve Terakkicilerden oluşuyordu.
- İstiklal Grubu :Mustafa Kemal’e yakın gençlerden oluşuyordu.
- Islahat Grubu :Tutucu ve eski düzenin devamını savunanlardan oluşuyordu.
- Bu gruplar mecliste farklı siyasi düşüncelerin doğmasına , dolayısıyla Kurtuluş Savaşı yıllarında meclis çalışmaların yavaşlamasına neden oluyordu.Mustafa Kemal bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için önce bu grupları birleştirmeyi denedi.Bunu başaramayınca kendisi gibi düşünenlerle birlikte “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubunu” kurdu.
- 9 Eylül 1923’te Atatürk’ün emriyle bu grup Halk Fırkası adını almıştır.Bu parti Atatürk tarafından kurulan ilk partidir.
- Cumhuriyetin ilanından sonra 10 Kasım 1924’te Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır.
Böylece Cumhuriyet Döneminin ilk siyasi partisi kurulmuş oldu.
UYARI 1:Bu Partinin ilk kongresi olarak , Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin temeli kurulduğu için Sivas Kongresi kabul edilmiştir.İkinci Kongresi ise 15 – 20 Ekim 1927 tarihleri arasında gerçekleşen ve Nutkun okunduğu kongredir.M.Kemal nutku günde 6 saatten 36 saatte okumuştur.
UYARI 2:Bu parti 12 Eylül 1980 askeri harekatından sonra kapatılmış sonra yeniden açılmıştır.
B-TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI :17 KASIM 1924
- Cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisidir
- 17 Kasım 1924 tarihinde Kazım Karabekir,Dr. Adnan Adıvar , Rauf Orbay ,Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele tarafından kurulmuştur.
- Bu Parti Cumhuriyet Halk Partisinden farklı olarak , ekonomide devletçilik yerine Liberalizmi savunuyordu.
- Parti kurulduktan kısa bir süre sonra , Cumhuriyet ve İnkılaplara karşı olanlar ile halifeliğin geri getirilmesini isteyenler bu partide toplanmaya başladılar.
- Parti kurucuları Parti üzerindeki otoritelerini kaybetmeye başlayınca , ülkede gerilim artmaya ve Cumhuriyet karşıtlarının cesaretlenmesine neden oldu.
- Gerginliğin artması sonucu, bazı doğu illerinde İnkılaplara karşı olanlar tarafından Şeyh Sait önderliğinde bir ayaklanma çıkardılar.Partiye mensup bazı kişilerinde ayaklanmaların çıkmasında rolleri olduğu anlaşılınca parti 3 Haziran 1925 tarihinde hükümet tarafından kapatılmıştır.
ŞEYH SAİT İSYANI :13 ŞUBAT 1925
İsyanın Nedenleri :
- İnkılapları içine sindiremeyen gerici ve tutucu çevrenin , cahil halkı Cumhuriyete karşı kışkırtması.
- Bu sırada İngiltere ile Türkiye arasında görüşülmekte olan Musul meselesi sırasında , İngiltere’nin Musul ve Kerkük Petrollerini Türkiye’ye bırakmamak için , Güneydoğudaki halkı kışkırtarak Türk ordusunu ayaklanmalarla yıpratarak , Türk Ordusunun Musul’a askeri harekat düzenlemesini engellemek istemesi.
- Terakkiperver Cumhuriyet Halk Partisini kuranların hükümete karşı başlattıkları sert muhalefetin rejim karşıtlarını cesaretlendirmesi.
- Saltanat ve Hilafet yanlılarının yeni rejime karşı tepki duymaları.
- Şeyh Sait adında birisi cahil halkın dini duygularını kullanarak din elden gidiyor propagandası ile Diyarbakır’ da isyan başlatmıştır.İsyan kısa sürede Erzurum , Elazığ , Muş , Bitlis gibi diğer illere de yayıldı.
- İsyancıların amacı , yeni rejimi yıkarak eski rejimi yeniden kurmaktı.
Ayaklanmaya Karşı Şu Önlemler Alınmıştır :
- Ayaklanmayı önlemede başarılı olamayan Fethi Okyar kabinesi görevden alındı , İsmet Paşa Hükümeti kuruldu.
- Takrir-i Sükun adında düzeni ve güveni yeniden sağlama yasası çıkarıldı.Bu yasa ile asayişin sağlanması , rejimin kökleşmesi ve vatanın tehlikelerden korunması amaçlanıyor ve rejimin eleştirilmesi yasaklanıyordu.
NOT :Takrir-i Sükun Yasası ,Şeyh Sait İsyanının başlaması ile önce 4 Mart 1925 ‘te iki yıllık süreyle çıkarılmış daha sonra da süresi iki yıl daha uzatılarak 1929 yılında kaldırılmıştır.
- İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.
- Doğu Anadolu ‘da bölgesel seferberlik ilan edildi.
- Zorlu uğraşlar sonucunda isyan 15 Nisan 1925 tarihinde kesin olarak bastırılmıştır.
- İsyanı çıkaranlar çok sert biçimde cezalandırılmışlardır.
- İlk çok partili rejim denemesi başarısız olmuş , kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılmıştır.
- Musul sorununun lehimize çözümlenmesi engellenmiş oldu.Türkiye Musul’a planladığı askeri harekatı gerçekleştiremedi.Ve böylece İngilizler amaçlarına ulaşmış yani Musul ve Kerkük’ü almışlardır.
- Mustafa Kemal’i iç politikada devrimler açısından olumsuz , dış politikada Musul gibi önemli bir yeri kaybetmesine yol açarak başarısız kılmıştır.
UYARI :Şeyh Sait Ayaklanmasının görünür nedeni dinsel olmasına karşılık , özde yatan temel nedeni siyasaldır.
®Güneydoğuda bir Kürt Devletinin kurulması amaçlanmıştır.
®Türkiye’nin Musul Petrolleri üzerindeki bağı koparılmak istenmiştir.
MUSTAFA KEMAL’E SUİKAST GİRİŞİMİ : 16 HAZİRAN 1926
Cumhuriyet Rejimine ve İnkılaplara karşı olanlarla eski İttihatçılar , Mustafa Kemal’i İzmir’e yapacağı gezi sırasında öldürmeyi planladılarsa da gezinin bir gün ertelenmesiyle çirkin emellerine ulaşmamışlardır.
Olay , Giritli kayıkçı Şevki’nin ilgililere durumu bildirmesiyle önlenmiş , suikastçılar yakalanmış ve İstiklal Mahkemelerinde yargılanmışlardır.
Mustafa Kemal bu olay üzerine şunu söylemiştir “ Benim naciz vücudum , bir gün elbet toprak olacaktır.Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır (yaşayacaktır ).”
SERBEST CUMHURİYET FIRKASI :12 AĞUSTOS 1930
Parti Kurulmadan Önce Yaşanan Gelişmeler :
- Ülkede tek parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi kalmıştı.Bu durum Hükümetin denetlenmesini ve eleştirilmesini engelliyordu.
- Değişik kesimlerin görüşleri TBMM’ de temsil edilmeli ve Demokrasi tam olarak hayata geçirilmeli idi.
- 1929 da dünyada yaşanan ekonomik bunalımdan etkilenen Türkiye’yi kurtaracak yeni kadroların iktidara gelmesini sağlamak gerekiyordu.
- Bu gelişmeleri ve durumları iyi değerlendiren Mustafa Kemal yeni bir siyasi partinin kurulması gerektiğini düşünüyordu. Ve Mustafa Kemal’in isteğiyle Fethi (Okyar ) Bey , Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdu.
Bu Parti ;
- -Ekonomide liberalizmi benimsemişti.
- -Seçimlerin tek dereceli olmasını istiyordu
- -Vergilerin çok yüksek olduğunu savunuyordu.
- Parti kurucuları Cumhuriyete ve Laikliğe bağlı olmalarına rağmen , kısa sürede laiklik ve cumhuriyet düşmanları partiye toplanmaya başladılar.Durumun kötüye gittiğini ve kontrolün yönetimin denetiminden çıktığını gören Fethi Bey ve partinin diğer kurucuları aldıkları bir kararla 17 Kasım 1930’ da partiyi kapattılar.
UYARI : Serbest Cumhuriyet Fırkasının kapatılmasıyla birlikte Atatürk döneminde çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri de sona ermiştir.
MENEMEN OLAYI :23 ARALIK 1930
- Cumhuriyete ve İnkılaplara karşı olanlar , Serbest Cumhuriyet Fırkasının kapatılması üzerine İzmir Menemen’de , Derviş Mehmet öncülüğünde ayaklandılar.
- Amaçları, dinsel kurallara dayalı devlet düzeni kurmaktı.Bu ayaklanmayı bastırmak isteyen Yedek Subay Asteğmen Kubilay’ı şehit ettiler.
- İsyan kısa sürede bastırıldı ve isyancılar Divan-ı Harpte yargılanıp idam edildiler.
ÇOK PARTİLİ REJİM DENEMELERİ VE SONUÇLARI :
- Şeyh Sait isyanı ve Menemen olayları Rejim Karşıtı ayaklanmalardır.
- Türkiye’de henüz laik düzenin yerleşmesi için vaktin erken olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır.
- Türk Ulusunun çok partili siyasi hayata hazır olmadığı görülmüştür.
HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR
Anayasa ,Bir devletin yönetim biçimini belirleyen yasama , yürütme ve yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren , vatandaşların temel hakları ve görevlerini belirten temel Kanuna denir.
Türkiye tarihinde ilk Anayasa ,1876 Meşrutiyet Anayasası dır. Yani Kanun-u Esasi dir.
A- 1921 ANAYASASI -TEŞKİLATI ESASİYE : 20 OCAK 1921
- Yeni Türk Devleti’nin ilk Anayasasıdır.Teşkilat-ı Esasiye adıyla kabul edilmiştir.
- I. İnönü Savaşından sonra kabul edilmiştir.
- 1921 Anayasası Kurtuluş Savaşının olağanüstü koşullarını yansıtan , 23 maddeden oluşan kısa , özlü bir anayasadır.
- Yasama , yürütme ve yargı gücü tek elde yani Mecliste toplanmıştır.Güçler Birliği ilkesi kabul edilmiştir.
- Meclis Başkanı aynı zamanda Başbakanlık görevini de üstlenmiştir.Ayrıca başbakanlık makamı yoktur.
- Meclis Hükümeti Sistemi vardır.Bu sistemde ; meclis , bakanları tek tek oy çokluğu esasına göre seçmektedir.Cumhuriyetin ilanından sonra Kabine Hükümeti sistemine geçildi.
- Din ve Şeriat işlerini yürütmek TBMM’ nin görevleri arasında yer aldığından 1921 Anayasa sı laik değildir.
- 1921 Anayasasına Cumhuriyetin İlanından sonra yani 29 Ekim 19232’ te Türk devleti bir Cumhuriyettir maddesi konmuştur.
- 1921 Anayasası İnsan Haklarına hiç yer vermemiştir.Çünkü o dönemde ülke işgal altındaydı.Önce ülkenin işgalden kurtarılması gerekiyordu.
B- 1924 ANAYASASININ KABÜLÜ : 10 NİSAN 1924
- Türkiye , Cumhuriyetle yönetilir.
- Güçler Birliği kabul edilmiştir.(1921 Anayasasına göre daha yumuşaktır.
- Resmi dili ® Türkçe Başkenti ® Ankara Dini ® İslam dır.
Halkın yenilikleri tepki ile karşılamaması nedeniyle din belirtilmiştir.
- Cumhurbaşkanı , Meclis tarafından 4 yıl için bir kereden fazla seçilebilir.
- Seçmen yaşı , 18’dir . Her 40.000 kişi bir milletvekili seçecektir.
- Seçimler 4 yılda bir yapılır.
- Danıştay kurulacaktır.
1924 Anayasasında Yapılan Önemli Değişiklikler ;
- 10 Nisan 1928 :Anayasadan Devletin Dini İslam dır maddesi çıkarıldı . Böylece Anayasa laikleştirildi.
- 5 Aralık 1934 : Kadınlara Milletvekili seçme seçilme hakkı tanındı.
- 1934 yılında : Seçmen yaşı 18 den 22’ ye çıkarıldı.
- 5 Şubat 1937 : Atatürk’ ün altı temel ilkesi Anayasaya girdi.Laiklik Anayasa’ ya girmiş oldu.
- 5 Şubat 1937 : Anayasaya topraksız köylüyü topraklandırmak için hüküm konmuştur.
UYARI 1 :1921 ve 1924 Anayasalarında Var Olan Ortak Özellikler
- Milli Egemenlik , TBMM nin üstünlüğü , Tek Meclis ve Kuvvetler Birliği ilkeleri.
UYARI 2 :1924 Anayasası 1960 İhtilaline kadar sürmüş , sonuçta 1961 Anayasası 1960 askeri ihtilali sonucunda hazırlanıp kabul edilmiştir.
1961 ANAYASASI :
- 1960 İhtilali sonrasında halkoyuna sunularak kabul edilen Anayasadır.
- Güçler Ayrılığı ilkesi kabul edilmiştir.
- İki meclis ( millet meclisi ve Cumhuriyet Senatosu) sistemi benimsendi.
- Cumhurbaşkanı , 7 yılık bir süre için TBMM tarafından bir kez seçilecektir.
- Anayasa Mahkemesi kuruldu.
1982 ANAYASASI :
- 1980 İhtilali sonrası Halk Oyuna sunularak kabul edilmiştir.
- Tek Meclis Sistemi kabul edilmiştir.
- Seçimlerin 5 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır.
C- MEDENİ KANUNUN KABULÜ : 17 ŞUBAT 1926
Hukuk , Bireyler arasında hak ve özgürlükleri belirleyen , toplum yaşamını düzenleyen kurallardır.
- Osmanlılar , Şer-i ve Örfi hukuk kurallarından yararlanmışlardır.
- Osmanlıların son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti’ nin ilk yıllarında , bireyler arsındaki ilişkileri düzenleyen Ahmet Cevdet Paşa tarafından hazırlanan “Mecelle” adı verilen bir yasa geçerli idi. Bu yasa suni mezhebinin Hanefi kurallarına göre hazırlandığı için toplumun tüm kesimlerinin gereksinimlerine yanıt veremiyordu.
Ve ..... 17 ŞUBAT 1926 da İsviçre’den Alınan Medeni Kanun Kabul Edildi :
- 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Neden İsviçre Medeni Kanunu Örnek Alınmıştır ?
Çünkü ;
- Avrupa’daki Medeni Kanunlar içersinde en yenisi olması ve daha gelişmiş olması
- Çeşitli sorunlara pratik ve akılcı çözümler bulması
- Anlatımın sade ve anlaşılır olması
- Türk Toplumunun sosyal yapısına uygun olması ve gereksinimlerine yanıt verecek düzeyde bulunması.
Medeni Kanunun Getirdiği Yenilikler Şunlardır :
- Hukuk Birliği sağlanmıştır.
- Tek eşle evlilik kabul edilmiştir.Birden fazla kadınla evlenme yasaklanmıştır (Monogami).
- Evlenmede resmi nikah zorunluluğu getirilmiştir.
- Çok küçük yaşta evlenmeler yasaklanmıştır.
- Boşanmada kadın ve erkeğe eşitlik sağlanmıştır.
- Mirasta eşitlik sağlanmıştır.
- Boşanma halinde kadın hakları güvence altına alınmıştır ( nafaka ).
- Kadınlara istediği mesleğe girebilmeleri hakkı sağlanmıştır.
- Mahkemelerde kadınların şahitliğine eşitlik sağlanmıştır.
- Hukuk yapısı çağdaş, laik ve demokratik şekle dönüştürülmüştür.
- Patrikhanelerin din dışı işlerle uğraşmaları yasaklanmıştır.
Medeni Kanun Dışında Avrupa dan Alınan Diğer Kanunlar Şunlardır :
- BORÇLAR KANUNU : 8 Mayıs 1928 ® İsviçre’den
- TİCARET KANUNU :10 Mayıs 1928 ® Almanya’dan
- CEZA KANUNU :1 Temmuz 1928 ® İtalya’dan
A Ç I K L A M A :
Kadınlarımız :
- 1926 Türk Medeni Kanunu İle :Sosyal ve Hukuksal Haklara
- 1930 yılında :Belediye seçimlerine katılabilme
- 1933 yılında :Muhtarlık seçimlerine katılabilme
- 1934 yılında :Milletvekili seçme ve seçilme haklarına kavuşmuştur.
Böylece , Türk Kadını siyasal alanda da erkeklerle eşit hale gelmiştir.
EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR :
TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU :3 MART 1924
- Eğitim ve Öğretimde birlik sağlandı. Aynı tarihte medreselerde kapatılarak medrese ve okul ikiliğine son verilmiştir.
- Ülkedeki tüm eğitim kurumları , yeni kurulan MEB(Milli Eğitim Bakanlığı) Denetimine girmiştir.
- Çağdaş eğitimin esasları belirlenmiştir.Kız ve erkek çocukları için ilköğretim zorunlu hale getirilmiştir.
- Kız ve erkek öğrenciler arasında karma eğitime geçilmiştir.
- Bu kanun laikliğe geçişte önemli bir gelişmedir.
HARF İNKILABI :1 KASIM 1928
- Çağdaşlaşma ve laiklik ile ilgili bir gelişmedir.
- Daha önce kullanılan Arap alfabesi terk edilerek Türk Diline daha uygun olan Latin Alfabesi kabul edildi.
- Harf İnkılabı ile Doğu kültüründen Batı Kültürüne geçiş yaşanmıştır.
- Harf İnkılabı ile okur – yazar sayısı artırılmıştır (Bunda Millet Mekteplerinin de önemli katkısı vardır ) .
- Kitap basımı ve satışında önemli bir artış sağlanmıştır.
- Halkın eğitim ve kültür alanlarında ilerlemesi sağlanmıştır.
24 Mayıs 1928’de Arap rakamlarının yerine Uluslar arası rakamlar kabul edilmiştir.
15 Nisan 1931 - Türk Tarih Kurumunun (Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ) Kurulması :
- Milliyetçilik ile ilgili bir gelişmedir.
- Türk Tarihi incelenmeye başlanmıştır.
12 Temmuz 1932 – Türk Dil Kurumu Kuruldu :
- Milliyetçilik ve çağdaşlaşma ile ilgili bir gelişmedir.
- Amacı Türk Dilini geliştirmek ve zenginliğini araştırmaktır.
1924 yılında :
- Topkapı Sarayı , müze haline getirildi.
- Etnografya Müzesi açıldı.
- Osmanlılar zamanında kurulan Sanayi Nefise Mektebi “Güzel Sanatlar Akademesine” dönüştürüldü
İlk Yüksekokul - 1925 ® Ankara Hukuk Mektebi kuruldu
İlk Fakülte - 1933 ® Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi açıldı.
İlk Üniversite - 1933 ® İstanbul Üniversitesi açıldı
TOPLUMSAL ALANDA İNKILAPLAR
KILIK – KIYAFETİN DÜZENLENMESİ (ŞAPKA KANUNU ) :25 KASIM 1925
- Çağdaşlaşma adına önemli bir adımdır.
- Mustafa Kemal bizzat kendisi Kastamonu’ya ve İnebolu’ya giderek Panama Şapka ve batı tarzı giysi ile kısa sürede halkı etkilemiş ve sonra çıkarılan şapka kanunu ile Türk erkeklerinin şapka giymesi zorunlu hale getirilmiştir.
- Osmanlı Devleti çok uluslu milletlerden oluşuyordu.Her millet kendi milli ve dini kıyafetlerini giyiyordu.
- Oysa Türkiye Cumhuriyeti ise Osmanlıdan farklı olarak Ulusal Devlet anlayışıyla kurulmuştur.Bu dağınıklık Ulus Devlet anlayışına uymadığı gibi çağdaş bir görünümde sergilemiyordu.
- Giyim ve kuşamdaki karışıklığa son verilip , birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi hedeflendi.
- Şapka , batı taklidi olmayıp özgürlüğün ve çağdaşlığın sembolü oldu.
13 Aralık 1934’ çıkarılan bir kanunla ; dinsel kıyafetlerin yalnızca ibadet yerlerinde giyebileceği bunun dışında dini kıyafetlerle dolaşması yasaklandı.
Ancak, tüm dinlerden dini görevlilerin en yetkili kişilerinin ( Diyanet İşleri Başkanı , Fener Rum Patriği , Ermeni Patriği , Hamambaşı ) bunun dışında tutulacağı kabul edildi.
TEKKE , ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI :30 KASIM 1925
- Toplumsal alanda laikliğin gerçekleşmesi yolunda önemli bir adımdır.
Tekke ,Tarikatların , tören ,toplantı ve eğitim yeridir.
Zaviye ,Tekkelerin daha küçüğüdür.
- Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başlamasıyla birlikte asıl fonksiyonlarını kaybeden tekke ve zaviyeler , bellin kişilerin elinde halkın dini duygularını sömüren yerler haline gelmişti.
- Ölen büyüklerin mezarları olan türbeler ise , cahil halkın dertlerine deva aradıkları yerler olmuştu.
- Cumhuriyetin ilk yıllarında bu kurumlar rejim karşıtı çalışmaların merkezi şekline dönüşmüştür.Bunun en önemli örneği ise Şeyh Sait İsyanı olmuştur.
- Mustafa Kemal “ Türkiye Cumhuriyeti , şeyhler , dervişler müritler ülkesi olamaz” diyerek bu konuda inkılabın zorunluluğunu belirtmiştir.
- 30 Kasım 1925 ‘ te tekke ve zaviyeler kapatılmış , türbeler yeniden düzenlenmiştir.Ayrıca şeyh , derviş , mürit gibi ünvanlar ile falcılık ve muskacılık yasaklanmıştır.
TAKVİM , SAAT VE ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİK
- Kendisine hedef olarak Batı Uygarlığını seçen Türkiye Cumhuriyeti , Batılı devletlerle ilişkilerin geliştirilmesi için takvim , saat ve ölçülerini de değiştirmesi gerekiyordu.
Miladi Takvim ve Uluslar arası Saat Sisteminin Kabul Edilmesi :26 Aralık 1925
1 Ocak 1926 tarihinden itibaren kullanılmaya başlanmıştır.
- Osmanlı Devletinde Hicri ve Rumi olmak üzere iki takvim kullanılmıştır.Bu karışıklık çıkmasına neden oluyordu.
- Ayrıca batıda Miladi takvimin kullanılması da ilişkileri olumsuz yönde etkilemiştir.Hicri ve Rumi takvimler kaldırılarak yerine Miladi Takvim kabul edildi.
- Ancak dini görevlerini yerine getirirken hicri takvim kullanılmaktadır.
- Osmanlı Devleti zamanında Alaturka denilen ve güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edilmiştir.
20 Mayıs 1928’de uluslar arası rakamlar kabul edilmiştir.
1 Nisan 1931’de ölçü birimlerinde değişiklik yapılmıştır.
- Okka ,arşın ,dirhem , kulaç , kile ve endaze gibi ölçü birimleri yerine metre , kilogram ve litre gibi ölçü birimleri kabul edilmiştir.
- Osmanlı Devleti zamanında farklı ölçü birimlerinin kullanılması ülke içinde ve dışarıda ekonomik ilişkilerde karışıklığa neden oluyordu.Bu değişiklikle ekonomik ilişkilerde gelişme sağlandı hem de ülke içindeki karışıklıklar sona erdirilerek bu alanda birlik ve beraberlik sağlandı.
AÇIKLAMA : Eskiden Kullanılan bazı ağırlık ve uzunluk ölçülerinin bugünkü karşılıkları
Ağırlık Ölçüleri :
Okka : 1283 gram
Dirhem : 31 desigram (Okkanın 400’de biri)
Uzunluk Ölçüleri :
Arşın : 38 cm
Endaze : 65 cm
27 Mayıs 1935 ‘te Resmi tatil günü Cuma’ dan Pazar’a alınmıştır.
SOYADI KANUNUNUN KABULÜ :21 HAZİRAN 1934
- Devlet işlerinde , askere almalarda kolaylık sağlamak , kargaşayı önlemek , kaynaşmış bir toplum yaratmak için yapılan bir devrimdir.
- Bu kanuna göre ;
- Her aile bir soyadı alacak
- Soyadı Türkçe olacak
- Rütbe , memurluk , yabancı ırk ve millet ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı
24 Kasım 1934 ‘te halk meclis aracılığıyla Mustafa Kemal’e ATATÜRK soyadını vermiştir.
27 Kasım 1934’te Ağa , Hacı , Hafız , Paşa , Molla gibi toplumda sınıf ve zümre oluşturabilecek unvanların kullanılmasını yasaklamıştır. Bu kanun Halkçılık ilkesi ile ilgili bir kanundur.
KADINLARA VERİLEN HAKLAR
17 Şubat 1926 :Medeni Kanun ® Kadın – erkek eşitliği sağlandı
30 Nisan 1930 :Belediye (yerel) seçimlere katılma hakkı
26 Ekim 1933 :Muhtarlık seçimlerine katılma hakkı
5 Aralık 1934 :Milletvekili seçme ve seçilme hakkı
- Ülkemizde 1935 yılında yapılan seçimlerde Parlementoya ilk defa 18 kadın milletvekili girmiştir.
- Bu haklarla Türk Kadınının toplumdaki sosyal statüsü korunmuştur.
- Başka ülkelerde kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilme tarihleri :
- Fransa :1944
- İtalya :1948
- Japonya :1950
- İsviçre :1971
EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR :
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ :17 Şubat – 4 Mart 1923
Kongrede Alınan Kararlar :
- Misak-ı İktisadi ( Ekonomi Andı ) Kabul Edilmiştir.
- Türk ulusu ulusal bağımsızlığından hiçbir ödün vermeyecektir.
- Ekonomik gelişme ve kalkınma , ulusal bağımsızlık için sağlanacaktır.
- Esas olan siyasal bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlıktır.
- Hammaddesi yurt içinde bulunan ve yetiştirilebilen sanayi dalları kurulmalıdır.
- Yabancı tekellerden kaçınılmalıdır.
- Devlet , özel sektörün çalışma yapamadığı alanlarda çalışmalar yapmalıdır.
- Özel girişime kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalıdır.
Kongrenin Sonuçları :
- Ekonomide tam bağımsızlık hedeflenmiştir
- Sanayinin oluşturulması hedeflenmiştir.
- Kapitülasyonlara kesinlikle karşı olunduğu bir kez daha belirtilmiştir.
- Sanayi teşvik edilmeli ve ulusal bankalar kurulmalıdır.
- Demiryolu yapımı proğrama bağlanmalıdır.
- El emeği ile çalışanlara amele değil işçi denilmelidir.
- Sendika hakkı tanınmalıdır
- İzmir’de Türkiye’de üretilen malların sergilendiği Fuar açılması kararlaştırılmıştır.İzmir Fuarı bu kongrenin toplanmasını bir sonucudur.
AÇIKLAMA :
1-İzmir İktisat Kongresinde Özel teşebbüsün geliştirilmesi kararlaştırılmasına rağmen , özel teşebbüsün sermaye yetersizliğinden ve yetişmiş iş gücü azlığından dolayı bu karar uygulanamamıştır.
2-Bu nedenle 1930 yılından itibaren “Devletçi” bir ekonomi politikası uygulanmaya başlanmıştır.
3-1933 yılında İlk Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı ve planın başarıyla uygulanması sonucunda ülkemize önemli sanayi tesisleri kazandırılmıştır.
TARIM ALANINDAKİ GELİŞMELER :
- Aşar Vergisinin Kaldırılması (17 Şubat 1925 ) .Köylü üzerinde önemli bir yüktü
- Devlet Üretme Çiftlikleri kuruldu
- Çiftçinin tarımda makine, iyi tohum , gübre ve ilaç kullanması teşvik edildi
- Ziraat Enstitüsü kuruldu
- Toprak Reformu kanunu çıkarıldı.Tam başarı sağlanamadı
- 1929 yılında Tarım Kredi Kooperatifleri kuruldu
Yapılan bu çalışmalarla kısa sürede tarımda büyük başarılar sağlandı.
SANAYİ ALANINDA GELİŞMELER
- 1925 - Sanayi ve Maadin Bankası Kuruldu:Osmanlıdan kalan yıpranana tesisleri onarmak ve işletmek için
- 28 Mayıs 1927 – Teşvik-i Sanayi Kanunu Çıkarıldı :Özel Teşebbüsün teşviki hedeflendi
-Bu yasa ile hedeflenenler gerçekleştirilemedi.Bunu nedenleri ;
-Alt yapının olmaması
-Kalifiye elamanın olmaması
-Yeterli büyük sermayenin olmaması
- 1933 yılında Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlandı :
-Sümerbank ve Etibank’ında katkılarıyla kağıt,demir – çelik , dokuma gibi çeşitli alanlarda önemli fabrikalar kuruldu.
-Kalkınma Planıyla Devletçilik ilkesi resmen uygulanmaya başladı ve Türkiye kalkınmada dünyada üçüncü sırayı aldı.
- 1938 yılındaki II. Beş Yıllık Kalkınma Planı ise II. Dünya Savaşının olumsuz etkileri nedeniyle uygulanamamıştır.
- 1933’ te Sümer Bank Kuruldu :Dokuma,Selüloz , Seramik ve Kimya Fabrikalarının kurulması işlevini yaptı.
- 1935 Yılında ;
MTA (Maden Tetkik Arama Enstitüsü ) kuruldu :Madenleri aramak amacıyla
ETİBANK kuruldu :Bulunan madenleri işletmek amacıyla
- 1939’da Karabük Demir – Çelik Fabrikası kuruldu.Türkiye!nin ilk Demir – Çelik fabrikasıdır.
TİCARET ALANINDAKİ GELİŞMELER :
- 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıyla Kapitülasyonlar kaldırılarak yabancıların ticaret üzerindeki baskıları sona erdirildi.
- 1924’ te ilk özel banka olan İŞ BANKASI kuruldu.İş sahiplerine kredi vermek için.
- 1 Temmuz 1926’da Kabotaj Kanunu kabul edildi. : Bu kanunla ,
- Türk karasularında gemi işletme , yük ve yolcu taşıma hakkının Türk gemilerine ait olduğu kabul edilmiş oldu.
-Kapitülasyonların uzantısına böylece son verildi.
- Deniz Bank kurularak denizcilik alanındaki faaliyetler daha da artmıştır.
BAYINDIRLIK VE SAĞLIK ALANINDAKİ GELİŞMELER :
- Yabancı şirketlerin elindeki demiryolları satın alınarak devletleştirildi.
- Yeni demiryolları yapıldı. (1923 – 1938 yılları arasında 3360 km. demiryolu yapıldı ).
- Osmanlılar döneminde 18.335 km olan karayolları 1948 yılında 45.000 km ye çıkarılmıştır.
- 1926 ‘da Kabotaj Kanunu çıkarıldı.
- 1938 ‘da Deniz Bank kuruldu.
- 1939’da Devlet Deniz Yolları Umum Müdürlüğü kuruldu.
- 1952’de Denizcilik Bankası kuruldu.
- Sağlığa önem verildi. 2 Mayıs 1920’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kuruldu.
ATATÜRK İNKILAPLARININ AMAÇLARI :
- Türkiye’yi Muasır (Çağdaş) Medeniyet seviyesine çıkarmak
- Modern Avrupa ile Türkiye’yi bütünleştirmek.
- Türk Milletinin refah seviyesini yükseltmek
- Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlamak
- Milli egemenlik ilkesinin yerleştirmek
- Modern toplumlara ait değer yargılarını Türkiye’de yerleştirmektir.
LAİKLEŞME AŞAMALARI
Anayasanın Laikleşmesi ;
- 10 Nisan 1928 :Anayasadan “Devletin Dini İslam dır” Maddesi çıkarılmıştır.
Kuran’a el basarak yemin şekli kaldırılmıştır.
- 5 Şubat 1937 :Atatürk ilkeleri Anayasaya girmiştir.
Devletin Laikleştirilme Aşamaları ;
- 1 Kasım 1922 : Saltanatın Kaldırılması .Laikliğin ilk aşaması gerçekleşti .Aynı gün Şeyhülislamlık makamı da kaldırılmıştır.
- 3 Mart 1924 :Halifeliğin Kaldırılması. Laikliğin önündeki en önemli engel kaldırılmış oldu.
- 3 Mart 1924 :Tevhid-i Tedrisat Kanunu :Eğitim ve öğretim birleştirilerek eğitim sistemi laikleştirildi.
- 3 Mart 1924 :Şeriye ve Evkaf Vekaletinin Kaldırılması. Bunların yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurularak siyasal yaşamda laiklik amaçlanmıştır.
- 30 Kasım 1925 :Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması. Toplumsal alanda laikleşmedir.
- 17 Şubat 1926 :Türk Medeni Kanunu . Hukuk sisteminde laikleşme
- 1 Mart 1926 :Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun .Eğitimde laikleşme.
- 10 Nisan 1928 :Devletin dini İslam dır maddesinin 1924 Anayasasından çıkarılması
- 1934 yılında :Dinsel kıyafetlerin ibadet yerleri dışında giyilmesinin yasaklanması.Şeyh,derviş,mürit gibi ünvanların yasaklanması.
- 5 Şubat 1937 :Laikliğin Anayasa Maddesi olarak kabul edilmesi.Atatürk’ün temel ilkelerinin Anayasaya girmesi.
ATATÜRK DÖNEMİNDE DIŞ POLİTİKA
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN DIŞ SİYASETİNİN TEMEL İLKELERİ
- Kendi gücümüze dayanarak varlığımızı sürdürebilmek
- Dış siyasette güdümlü ve bağımlı olmamak
- Bağımsızlığımıza ve Bütünlüğümüze saygılı devletlerle iyi ilişkiler kurmak
- Milletlerin karşılıklı çıkarlarına bir işbirliği gerçekleştirmek
- Eşitliğe dayanan uluslar arası dostluk ve ittifaklar kurmak
- Türk Kamuoyunun tepkilerini dikkate almak
- Akıl , bilim ve mantıktan ayrılmamak
- İlişkilerde YURTTA BARIŞ , DÜNYADA BARIŞ ilkesini esas almak.
- Gerçekleşmeyecek emeller peşinde koşmamak.
- İlişkilerinde barışı esas alan Atatürk , ancak gerekli olduğu hallerde savaş yapabileceğini defalarca göstermiştir.
ATATÜRK DÖNEMİNDE DIŞ İLİŞKİLERDE YAŞANAN BAŞLICA GELİŞMELER
- Yabancı Okullar Sorunu
- Musul Sorunu ve Irak Sınırı :5 Haziran 1926
- Türk – Yunan Nüfus Mübadelesi :10 Haziran 1930
- Milletler Cemiyetine Giriş :18 Temmuz 1932
- Balkan Antantı :9 Şubat 1934
- Montrö Boğazlar Sözleşmesi :20 Temmuz 1936
- Sadabat Paktı :8 Temmuz 1937
- Hatay’ın Türkiye’ye Katılması :30 Haziran 1939
1-YABANCI OKULLAR SORUNU :
- Yabancılar kapitülasyonlar aracılığıyla Türk ülkesinde bir çok okul açarak önemli kültürel haklara da sahip olmuşlardı.
- Lozan’da yabancı okullarla ilgili kararları Türk Hükümeti’nin alacağı kararlaştırılmıştır.
- Türk Hükümeti bu okullarla ilgili olarak , Türk Dili , Tarih ve Coğrafya derlerinin Türk Öğretmenler tarafından okutulması ve bu okulların Türk Müfettişler tarafından denetlenmesiyle ilgili karar aldı.
- Bu kararlara uyan okullar öğrenimini sürdürürken diğerleri kapatıldı.
- Bu gelişmelere Batılı Devletler ve özellikle Fransa çok sert tepki gösterdiyse de , Türkiye bunu bir iç sorun olarak gördüğünü belirterek itiraz ve tepkileri reddetti.
2-MUSUL SORUNU VE IRAK SINIRI :Ankara Antlaşması 5 Haziran 1926
- İngilizler Mondros’un 7. maddesi gereğince Musul’u işgal etmişlerdi.
- Oysa Musul Misak-ı Milli sınırları içersinde yer almaktaydı.
- Bu konu Lozan Barış Konferansında görüşülmüş ancak çözüme kavuşturulamamış daha sonra İngiltere ile Türkiye arasında yapılacak görüşmelerle halledilmesi kararlaştırılmıştı.
- Musul – Kerkük ve Süleymaniye bölgeleri Misak-ı Milli sınırları içersinde yer aldığından Türkiye buraların kendisine verilmesini istiyor ,
İngiltere ise, bölgede bulunana zengin petrol yataklarını kaybetmemek için bu isteği kabul etmiyordu.
- İngiltere ile Türkiye 19 Mayıs 1914’te İstanbul’da yeniden görüşmelere başladı.
- İngiltere , Musul’un kendi mandası altındaki ırak sınırları içinde olduğunda ısrarcı olunca toplantıda anlaşma sağlanamadı.
- Konu Milletler Cemiyeti’ne götürüldü.Buradan da bir sonuç çıkmadı.
- Aynı günlerde İngilizlerin kışkırtmasıyla Doğu Anadolu’da Şeyh Sait isyanı çıkmıştı.Amaçları Türkiye’yi içerden karıştırarak zora düşürmekti.
- Soruna Lahey Adelet Divanı’da karıştı.Ancak yine sonuç alınamadı.
- İngiltere ile Türkiye yeniden görüşmelere başladı.
- İçerde halledilmesi gereken bir çok sorun olduğundan Türkiye bu sorunu bir an önce halletme düşüncesindeydi.
Ve ... İngiltere ile 5 Haziran 1926’da Ankara Antlaşması yapıldı.
1926 Ankara Antlaşmasına Göre ;
- Musul , Kerkük ve Süleymaniye bölgeleri Irak’ta kalacaktır.
- Musul Petrol gelirlerinin Irak’a düşen vergi payının %10’u , 25 yıl süreyle Türkiye’ye verilecektir.
UYARI :Türkiye bir defaya mahsus İngiltere’den 500.000 İngiliz Sterlini alarak Musul petrolleri üzerindeki hakkından vazgeçmiştir.Bu para İngiltere’ye ödenecek dış borca sayılmıştır.
Antlaşmanın Önemi :
- Türkiye – Sınırı belirlendi.
- Bu sınır Misak-ı Milliye aykırıdır.
Mustafa Kemal , Musul konusunda Neden Bu Kadar Israr Etmiştir?
Çünkü ; - Musul, Mondros Ateşkesi imzalandığında Misak-ı Milli sınırları içindeydi.
- Petrol bakımından zengin bir bölgedir.
- Halkın çoğunluğu Türk’tür.
3-TÜRK – YUNAN NÜFUS MÜBADELESİ (DEĞİŞ – TOKUŞU) :10 Haziran 1930
- Lozan’a göre , İstanbul Rumları ile Batı Trakya’da bulunan Türkler dışında ,Türkiye de yaşayan Rumlarla Yunanistan’daki Türkler karşılıklı olarak değiştirilecekti.
- İstanbul’ da mümkün olduğu kadar çok sayıda Rum bırakmak isteyen Yunanistan yüzünden böyle bir sorun yaşanmıştır.Daha sonra iki ülke arasında yapılan görüşmelerle sorun çözüldü 1926 yılında.
- 10 Haziran 1930’ da değiş – tokuş gerçekleşmiştir.
4-MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞ :18 TEMMUZ 1932
- I. Dünya Savaşından sonra Wilson İlkelerinden esinlenerek kurulan bu cemiyet Dünya Barışına katkı sağlamak için kurulduysa da zamanla bu amacından uzaklaşmış ve büyük devletlerin sözcüsü konumuna gelmişti.
- Kuruluşundan beri barışçıl bir dış politika izleyen Türkiye ,batılı devletler tarafından Milletler Cemiyeti’ne davet edilmiştir.Türkiye bu çağrıyı 18 Temmuz 1932’de kabul ederek Cemiyete katılmıştır.
- Dünya barışına katkı sağlaması yolunda atılan bir adımdır.
5-BALKAN ANTANTI :9 ŞUBAT 1934
- I. Dünya Savaşı’nın sonuçları özellikle Almanya ve İtalya’yı tatmin etmemişti.Bu iki ülke 1930’lu yıllara gelindiğinde saldırgan bir politika izlemiş ve bu ülkelerin hedefleri arasında Doğu Avrupa,Balkanlar ve Orta Doğu’da vardı.
- Almanya ve İtalya’nın bu politikaları karşısında yaklaşan tehlikeyi fark eden Balkan ülkeleri güç birliği yapma kararı aldılar.
- Türk – Yunan yakınlaşmasının da etkisiyle Türkiye , Yunanistan , Yugoslavya ve Romanya!nın da katılmasıyla Balkan Antantı imzalanmıştır.
- Bulgaristan komşularıyla anlaşmazlık içersinde olduğundan Balkan Antantı’na katılmamıştır.
- 1940 yılında son kez toplanan Balkan Antantı ,II. Dünya Savaşı yıllarında dağılmıştır.
Önemi :Türkiye , Batı sınırlarını güvence altına almıştır.
6-MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ :20 TEMMUZ 1936
- Lozan’da Boğazların her iki yakasının da askerden arındırılması ve başkanı Türk olan Uluslar arası bir komisyon tarafından yönetilmesi kararlaştırılmıştı.
- 1930’lu yıllarda yeni bir savaş tehlikesinin belirmesi ;
- İtalya’nın Habeşistan’a saldırması
- Almanya’nın Versay Antlaşmasını saymadığını ilan ederek Alsas Loren’e saldırması
- Japonya’nın Mançurya’ya saldırması üzerine
- Türkiye harekete geçti ve Lozan Antlaşmasını imzalayan devletlerle boğazlar konusunu tekrar görüşme talebinde bulundu.İngiltere’nin de destek vermesiyle yapılan toplantıda 20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı.
Montrö Boğazlar Sözleşmesine Göre
- Boğazlar Komisyonu kaldırılarak görev ve yetkileri Türkiye’ye verildi.
- Türkiye boğazların her iki yanında asker bulundurabilecek ve askeri tesis kurabilecektir.
- Ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecek.
- Yabancı savaş gemilerinin boğazlardan geçişine sınırlama getirilecek.
- Türkiye savaşa girerse yada savaş tehlikesi ile karşılaşırsa Boğazları istediği gibi açıp kapayabilecektir.
- Türkiye çıkacak savaşta tarafsız ise , Savaşan Devletlerin gemileri boğazlardan geçemeyecektir.
Önemi :
- Boğazlar Komisyonunun kaldırılması , Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenlik haklarını güçlendirmiştir.
- Misak-ı Milli’nin boğazlara yönelik kararı gerçekleşmiştir.
- Türkiye , büyük bir siyasal zafer kazanmıştır.
- Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gücü ve uluslar arası alandaki prestiji artmıştır.
- 1823 Hünkar İskelesi Antlaşmasından itibaren süregelen Boğazlar sorunu kesin olarak çözümlenmiştir.
7-SADABAT PAKTI :8 TEMMUZ 1937
- İtalya’nın Habeşistan’a saldırması ve Orta Doğu ile Doğu Akdeniz’e yönelik ihtirasları ve saldırgan tavırlarına karşılık bu pakt oluşturulmuştur.
- Türkiye , İran , Irak ve Afganistan tarafından kurulan Paktın başlıca amaçları şunlardır.
- Taraflar birbirine saldırmayacak
- Taraflar birbirinin iç işlerine karışmayacaktır.
Önemi : Türkiye Doğu ve Güneydoğu sınırlarını güvence altına almıştır.
UYARI :Üye ülkeler arasındaki mesafelerin uzaklığı ve kültürel farklılıklar nedeniyle Sadabat Paktı , II . Dünya Savaşından sonra dağılmıştır.
8-HATAY’IN TÜRKİYE’YE KATILMASI :30 HAZİRAN 1939
- Fransa ile TBMM arasında imzalanan 1921 Ankara Antlaşmasında Hatay’ın Fransa himayesinde özerk bir yönetime sahip olması kararlaştırılmıştı.
- 1936 yılında Fransa , Suriye ve Lübnan üzerindeki manda yönetimini kaldırdı.Böylece Hatay Suriye’nin güdümü altına girmiş gibi görünüyordu.
- Türkiye Milletler Cemiyetine başvurarak bu uygunsuz durumun giderilmesini ve Hatay’da bir Halk Oylaması yapılmasını istedi.
- Hatay’da yapılan halk oylamasında 2 Eylül 1938’de Bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu. Ve Cumhurbaşkanlığına Tayfur SÖKMEN seçildi.
- 30 Haziran 1939’da Hatay Millet Meclisi tarafından yapılan oylama sonucunda Hatay Türkiye’ye katılma kararı almıştır.
- 5 Temmuz 1939’da Türk Ordusu Hatay’a girmiştir.
Önemi :
- Günümüz Suriye sınırı çizilmiştir.
- Misak-ı Milliye uygun bir gelişmedir.
UYARI 1:Atatürk’ün üstün diplomasisi Hatay’ın Anavatana katılmasında önemli bir etken olmuştur.Ne var ki O, bu katılışı göremeden aramızdan ayrılmıştır.
UYARI 2:FRANSA , II. Dünya Savaşı’nın başlama tehlikesine karşılık Hatay’ın Türkiye’ye katılmasına ses çıkarmamıştır.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI
II. DÜNYA SAVAŞININ NEDENLERİ :
- Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan antlaşmaların yenilen devletler üzerinde çok ağır şartlar taşıması.Özellikle Almanya ve İtalya’nın bundan rahatsız olması.
- Sanayi Devriminin getirdiği Pazar ve hammadde mücadelesi.
- Bloklaşma ve hızlı silahlanma yarışının başlaması.
- Almanya’da kurulan Hitler Hükümetinin nazizim , İtalya’da Musolini’nin faşizm gibi katı totaliter rejimlerin etkisi ,bu rejimlerin katı ve uzlaşmaz tavırları.
- Almanya’da iktidara gelen Hitler’in üstün Alman Irkı safsatalarının yaratmış olduğu gerilimler.
- Almanya’nın I. Dünya Savaşı sonrası imzalanan Versay Antlaşması hükümlerini tanımaması.
- İtalya’nın Habeşistan’a , Japonya’nın Mançurya’ya saldırırken Almanya’nın Ren bölgesini işgal etmesi.
Savaş Öncesi Yaşanan Gelişmeler ;
Bloklaşmalar başlar
- Almanya ve İtalya Mihver Grubunu kurdu , Japonya’da bu gruba yanaşır.
- Bu Gruba karşılık , İngiltere ve Fransa Müttefik Grubunu kurarlar.
- Savaş yıllarında ABD de Müttefiklerin yanında yer alacaktır.
- Sovyetler Birliği ise başta Almanya’nın yanında yer alırken daha sonra Almanya’nın Rusya’ya saldırması üzerine Müttefikler Grubuna girmiştir.
Savaşın Başlaması
1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’ savaş açması ile başlar.
Almanlar, Ruslarla anlaşarak beraber Polonya’yı işgale başlamışlardır.
Gelişmeler
- Başlangıçta Mihver Grubu üstün durumdaydı.
- Ancak ABD’nin de Müttefikler yanında savaşa girmesiyle Mihver Grubu gerilemeye başladı.
- Almanya , Rusya’ya da saldırınca Rusya Müttefikler grubuna geçti.
- Almanya ; Belçika , Hollanda , Fransa ve Tüm Balkanlar ile K. Afrika’yı işgal etti.
ABD ‘nin savaşa girmesi ve Japonların Pearl Harbour Baskını
Japonya’nın , Uzak Doğu’da Hindistan’daki Amerikan üssü olan Pearl Harbour’a saldırması üzerine ABD Müttefiklerin yanında savaşa katılmıştır.
Normandiya çıkarması
ABD nin Fransa’daki Almanlara ait üssüne yaptığı askeri çıkarmayla Almanlar ağır kayıplar verdi ve gerilemeye başladı.
Rusya , Almanları geriletti.
İtalya . zaten Alman desteğiyle Arnavutluk ve Kuzey Afrika’da bulunuyordu.
Savaşın sona ermesi –2 Eylül 1945
- Almanya ve İtalya yerle bir edildi.
- Japonya savaştan çekilen son mihver devlettir.
- İlk Atom bombası ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atıldı.Bunun üzerine Japonya’da teslim olunca savaş sona erdi.
II. Dünya Savaşı ve Türkiye
- Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün başarılı politikasıyla Türkiye savaşta yer almamış ve tarafsız kalmıştır.
- Her olasılığa karşılık önemli sayıda asker birikimi yapılmıştır.
- Bu savaştan Türkiye olumsuz etkilenmiştir.
II. Dünya Savaşının Sonuçları
- Altı yıl süren savaşların galibi Müttefiklerdir (İngiltere,Fransa,ABD ve Rusya )
- Atom bombasının gücü ilk kez bu savaşlar sonucunda görülmüştür.
- Dünya barışını korumak için 1945 yılında Birleşmiş Milletler kurulmuştur.
- Almanya Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
- ABD, Dünya politikasında söz sahibi ve yönlendirici olmuştur.
- 1948 yılında Yalta Konferansıyla ABD ve Rusya dünyayı etkisi altına aldı.
- Dünya ülkeleri Nato ve Varşova Paktı gibi iki büyük gruba ayrıldı ve soğuk savaş dönemi başladı..Türkiye 1952 yılında Natoya (Kuzey Atlantik Paktına ) üye oldu.
- Hindistan , Pakistan ve Mısır gibi pek çok yeni bağımsız devletler ortaya çıktı.
- 1948’de bağımsız İsrail Devleti kuruldu.
- 1953’te Kore Savaşı yapıldı.
- Ruslar 1956’da Macaristan’ı , 1968’de Çekoslovakya’yı işgal etti.
Yorum Gönder
1.YORUMLARA ADINIZI VE ŞEHRİNİZİ YAZINIZ. BU BİLGİLER YAZILMAZSA CEVAP VERİLMEYECEKTİR
2.SORULAR ONAYLANDIKTAN SONRA YAYINLANACAKTIR.
3.GMAİL HESABI OLANLAR YORUMU YAZDIKTAN SONRA ALTTAKİ BENİ BİLGİLENDİRİ TIKLARSANIZ SORULARA VERDİĞİMİZ CEVAPLAR MAİL ADRESİNİZE GELECEKTİR
4.KÜFÜR VE ŞİDDET İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAYACAKTIR